Mine’nin kafası karışmış bir halde tekrar tekrar mesajı okuyup durdu, bu ne demekti şimdi, bu adamı nasıl tanıyordu, ne zaman konuşmuştu, her gün sürekli takip etme dışında da aynı ortamlarda sürekli bulunuyorlardı, peki kimdi bu adam?
Mine, bu duruma bir türlü anlam veremiyordu zaten o tavşan maskeli figürü ve gizemli sahneyi görünce içindeki endişe ve korku daha da artmıştı. Bu adamın takıntılı aşkının ne kadar derin ve karanlık olduğunu bir kez daha fark etmiş oldu. Mine bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünse de bu adamın sert ve kararlı tavırları için bir çözüm bulamıyordu.
“Zarar vermek istemediğini, beni sevdiğini söylüyor ve sadece uzaktan izlemek istediğini bildirtmişti, gerçekten seviyorsa zarar vermek istemez aslında, hem sadece uzaktan izliyor, her ne kadar tuhaf bir sevgi şekli olsa da belki cidden zarar verme niyeti yoktur biraz akışına bırakıp rahatlasam mı acaba?”
Diye düşünse de başta o resim psikolojisi normal birinin çizeceği türden bir resme benzemiyordu, rahat edemezdi. Poliste işe yaramıyordu artık, sürekli ihbar ettiği, birkaç gün polislerin evinin etrafından ayrılmadığı olmuştu ama yine de yakalanmamıştı. Polisler bu yüzden onun kurguladığını veya birisinin onunla dalga geçiyor olabileceğini söylediler. Bu yüzden Mine polisten de ümidi kesmişti artık.
Mine bir kahve içip kısmen de olsa rahatlama umudu ile kantine yönelmişti ama aklı nasıl karıştıysa merdivenlerden inerken bir ayağının boşluğa gelmesi ile biri onu tutmasaydı kafa üstü çakılmak üzereydi, doğrulup eli göğsünde nefesini düzene sokmaya çalışırken yanında ki kişiye teşekkür edip utangaçlığından yüzüne bile bakmadan hızla yoluna devam etti.
Mine kantinde sıraya girmişti önündeki beş kişiyi beklerken aklında ki düşüncelerden bir türlü kurtulamıyordu, derken o sırada arkasından ürpertici bir karanlık hissedip aniden kim olduğunu kontrol etmek için arkasını döndüğün de bu ürperti sebebini görmesi ile daha çok ürperip aynı hızda önüne geri dönmüştü. Arkasında Koray TOZLU vardı kendisini pek tanımazdı ama ciddi ve soğuk bakışları, kaba duruşu Mine’yi ürpertirdi, bu sadece Mine için geçerli değildi okuldaki çoğu öğrenci için. Mine’nin arkasında o yoktu normalde, bir sürü öğrenci vardı daha ama o kaynak yapmış onların önüne geçmişti ve kimsenin gıkı çıkmamıştı.
“Allahım kaynak yapabiliyorsun, korkudan kimse önlerine geçmene karışamıyor, neden direk benim arkama geçiyorsun? İlk yada ikinci sıraya geç gitte ya.”
Diye geçiriyordu Mine içinden iyice gerilmişti.
“Ne oldu?
“Ha, bir şey olmadı. Neden ki?”
“Beni görmen ile bir korktun sanki.”
O bakışlar korkulmayacak gibi değil ki.
“Ha, yok sadece karşımda seni görmeyi beklemiyordum da tuhaf oldum.”
Tek kaşının havalanması ile ciddi ifadesi değişir gibi olmuştu.
“Kimi görmeyi bekliyordun?”
Mine biraz duraksadıktan sonra zorda olsa cevap verebilmişti.
“Kimseyi beklemiyordum. Arkamda başka biri vardı ben ondan dedim.”
“Anladım, peki ilerlemeyi düşünüyor musun ?”
“Nasıl yani?”
“E, sıra sana geldi?”
Mine anlamamıştı başta ne sırasından bahsediyordu? Derken kantin kuyruğunda ki kalan beş kişinin de gittiğini ve sıranın kendisine geldiğini geçte olsa fark etmesi ile mahcup bir şekilde ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden korkma
ChickLit"Keşke seni uzaktan izlemek zorunda kalmasam, keşke seninle yan yana olabilsem ama senin gibi bende korkuyorum. Sanki canavarmışım gibi korku dolu bakışlarına maruz kalmaktan çok korkuyorum ve nerdeyse bu korkuyu hergün yaşıyorum... "