Hayat hoca bizi Koray ile baş başa bırakmıştı ki geri dönüp bu sefer sadece Koray’ı yanına çağırmıştı, bir süre Koray ile kendi aralarında konuştuktan sonra Hayat hoca yüzünde bir sırıtma ile giderken Koray’ın yüz ifadesi anlamlandıramadığım şekilde değişmişti. Eskisi kadar sert durmuyordu, yumuşakta değildi sadece öylece yüzüme bakıyordu. Aramızda derin bir sessizlik olmuştu ve Koray bu sessizliği benim bozmayacağımı anlamış oldu ki ilk konuşan o olmuştu.
“Çalışmalara akşam başlasak olur mu?”
“T-tabi olur.”
“Güzel, kaç gibi müsaitsin?”
“Yedi gibi sanırım!”
“Sanırım?”
“Yani…Peki nerde çalışacağız?”
“Senin için neresi uygun?”
“Bi-bilmem, resim atölyesi olmaz mı?”
“Akşam kapalı, diğer vakitlerde dersler var.”
Ben sessizliğimi korumaya devam ederken o konuşmasına büyük bir sakinlik ile devam etmişti.
“Aklına daha uygun bir yer gelene kadar seçeneklerimiz senin ev veya benim ev galiba?”
Gereksiz bir şekilde donakalmıştım, normal bir yerde bile onun yanında rahat değilim, ikimizden birinin evinde baş başa nasıl rahat olabilecektim. Ah Hayat hocam Koray’ın resim dersine olan yeteneğini, ilgisini düzelmeye çalışırken benimkileri mahvedecekmişsiniz gibi duruyor şuan.
“Mine?”
“Efendim?”
“Ben bir canavar falan değilim biliyorsun değil mi?”
“E-evet de, ne alaka şimdi?”
Canı sıkkın bir şekilde yüzünü başka bir tarafa dönmüştü.
“Neyse akşam yedi gibi yanına gelirim ben o zaman.”
Dedi ve arkasına bile bakmadan gitmişti, onun gitmesi ile Gizem’in sınıfa girmesi bir olmuştu.
“Mine, Kaan’ların basketbol maçı varmış hadi izlemeye gidelim, hadi, hadi, hadiii”
Diye heyecanla kolumdan çekiştirmeye başlamıştı ben ise hala o gereksiz gerginlikten zar zor kendime gelebilmiştim. Cidden ben bu Koray denilen çocuktan neden bu kadar korkuyordum, o ürkütücü soğuk bakışlarından başka bir şey yoktu, şimdiye kadar bir kötülüğünü de görmedim. Gizem’i geçen o zorba kızların elinden kurtarmasına bakarsak iyi yönünü görmüş olduğum söylenebilir. Peki neden bu kadar korkuyordum, acaba kırılmış mıydı, o yüzden mi “Ben bir canavar değilim.” Demişti?
İçimi anlamlandıramadığım bir vicdan azabı kaplamış durumdaydı ama bir yandan da ondan tek korkan kişinin ben olmadığımı düşündükçe bu vicdan azabının gerekliliğini sorguluyordum. Kendimi geçtim bunca kişinin geçerli bir korkma sebebi olabilirdi, belki cidden vardı ve ben sadece yüzünde ki soğuk ifadeyi fark etmiştim? Yada şuan içimdeki vicdan azabını dindirmek için uydurduğum bir bahaneydi bu.
Gizem beni kolumdan çekiştire çekiştire Kaan’ların basketbol maçını izlemeye getirmişti, o sırada Koray’ın da Kaan ile aynı takımda olduğunu öğrenmiş oldum. Demek bu yüzden çalışmayı ertelemişti.
Koray’ı tekrar görmem ile gözlerim onda takılı kalmıştı, içimi bir burukluk kaplamıştı. O söylediği söz kafamı karıştırmıştı, ona karşı haksızlık ettiğim, ön yargılı olduğum fikri içime garip bir huzursuzluk yerleştiriyordu. Yüz ifadesi bana hala çok sert ve korkunç gelse de sözleri sanki tam tersini iddia ediyordu. Sanki içinde bir burukluk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden korkma
ChickLit"Keşke seni uzaktan izlemek zorunda kalmasam, keşke seninle yan yana olabilsem ama senin gibi bende korkuyorum. Sanki canavarmışım gibi korku dolu bakışlarına maruz kalmaktan çok korkuyorum ve nerdeyse bu korkuyu hergün yaşıyorum... "