8.Bölüm

169 15 24
                                    

Hayat sınavlarla doluydu, evet bunu bir çoğumuz biliyoruz. Fakat bu sınavların sanki cinsiyetlere göre bir farkındalığı var gibiydi, kadınların sınavı ise erkekler gibi görünüyordu. Yüzde yüzlük bir dilim ile konuşamam ama yüzde doksanlık bir dilim için söylenebilir bu durum. Hepsini sıralamaya çalışsak bu liste bitmez ve benimki de buydu, takip edilme, takıntılı bir aşıkta demiyorum artık, takıntılı bir sapık. Yaptıklarına da şaşıramıyorum artık sadece öfkeleniyor ve delirmemek için dualar ediyordum ama çoktan delirmişte olabilirdim, bu durum ilk defa da başıma gelmiyordu ve artık tak etmişti fakat çözümde bulamıyordum.

Okula daha yeni geldim sayılırdı ve karşılaştığım bu manzara ile en çok sevdiğim ve beni sakinleştiren bu derse de girmek istemiyordum artık. Bunun zaten istemekle de alakası yoktu çünkü resim malzemelerim parçalandığı için derse katılımda sağlayamazdım. Herkes şaşkınlıkla parçalanmış resim malzemelerime Gizem ise endişeli bir şekilde bana bakıyordu, ben ise parçalanmış resim malzemelerime kitlenmiştim ve bir süre sonra da kendime gelebildiğimde arkamı dönüp tekrar evime dönmek için bir adım atmıştım ama birine sertçe çarpmam ile sanki bir duvara çarpmış gibi oldum. Yine Koray’dı, henüz içeride ki manzarayı görmemişti ve kendisine biraz sert çarpmış olmamdan dolayı endişeli bir şekilde iki kolumu tutup iyi olduğumdan emin olmaya çalıştı.

“Mine, iyi misin?”

Son zamanlarda üst üste yaşadığım bu olaylardan dolayı bozulan psikolojimin etkisi miydi bu bilmiyorum ama yavaştan Koray’ın bana karşı olan bu ilgisine de tepkilerim şaşmış durumdaydı, bazen hoşuma gidiyor bazen ise garipsiyordum ama bu sefer gereksiz yere sinir hissetmiştim. Fakat bunu içime atmıştım ve hiçbir şey söylemeden yanından geçip evime gitmeyi umarak hareketlendim, sadece,

“İyiyim.”

Dedim ve yanından direk geçmeye çalıştım ama beni tekrar durdurup olduğum yere sabitlemişti. Gözleri etrafta dolanmaya başladı, hala içeride ki manzarayı görmedi ama herkesin bana garip bakışlarını fark etmiş ve bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. İçeride ki manzarayı da görürse gitmem daha da zorlaşacaktı ya da peşimden gelecekti, her ne kadar bunun sebebini anlayamasam da ilgisinin yoğunluğunun farkındaydım fakat o ilgiyi bile istemiyordum şuanda. O resim malzemelerimin halini görmeden tekrar yanından geçip gitmek için bir hamle yaptım ama üzerimde ki bakışların sebebini anlamaya çalışırcasına gözleri bana bakanların üzerindeyken tekrar bana engel oldu ve bu sefer sinirimi tutamamıştım.
Yine bastırmaya çalışmıştım ve bu yüzden ses tonum içimdeki asıl öfkeyi yansıtacak kadar yüksek değildi.

“Koray bırakır mısın? Sürekli beni durdurma artık.”

Onunda bir tık sesi yükselmişti ama benim ses tonumla aynı seviyedeydi.

“Ne oldu Mine yine?”

“Ne olduysa oldu ya, yalnız kalmak istiyorum bir bırak artık beni.”

Hiçbir şey dememişti sadece sağ elimin bileğinden gitmeme engel olmak adına sıkıca tutup ne olduğunu anlamak için sınıfa doğru yönelmişti. Parçalanan resim malzemelerimi görmesi ile derin bir iç çekip kendini sakinleştirmeye çalıştı ama ben hala bileğimdeki elinden kurtulmaya çalışıyordum ama o sanki böyle bir çabam hiç yokmuş gibi bir yandan hala bir eli ile bileğimi tutarken diğer yandan ise parçalanan eşyalarımı toparlamaya çalışıyordu.

“Koray bırakır mısın ?Gitmek istiyorum diyorum.”

Hala cevap vermiyordu, hala çabalarımı görmezden gelmeye çalışıyordu. Sonunda parçalanan malzemelerimi toparlayıp sınıfın dışına bıraktı, bir sandalye çekip beni kendi tuvalinin yanına oturttu.
“Koray ne yapmaya çalışıyorsun?”
Çabalarımın faydasız olduğunu anlayıp debelenmeyi bırakmam ile beni sandalyeye oturttuğunda bileğimi artık bırakmıştı. Yüzünde benim aksime öfkesini bastırmaya çalıştığı düz bir ifade vardı.

Benden korkmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin