Cihan Mürtezaoğlu- bir beyaz orkideGünahlar.
Ve günaha ortak olanlar.
Şerit gibi akan bir kan ve ardı arkası kesilmeyen çığlık sesleri.
Rüya gibi gelen saniyelik karanlık bir görüntü daha sonra peşinden gelen aydınlanma.
Ölü bir beden vardı.
Ancak kimin öldüğü görünmüyor orada kesilip duruyordu. Kulaklarım çınladı tekrardan. Yüzümde oluk oluk akan kanın pıhtılaştığını hissettim. Ellerim yüzüme kaydı ancak yüzümde bir şey yoktu. Yarım yarım açılan göz kapaklarımın ardında ellerime bakarken kanın oldukça fazla olduğunu gördüm.
Tekrar gözlerim kapandı.
.......................................
"Beyleeeeeerr! Size bir haberim var ulan!"
"Yine ne var be kardo?"
Genç adam gözlerinden okunan mutluluk çizelgesiyle baktı elindeki gazete parçasını okuyan adama. Gülmekten yanaklarında oluşan çizgiler dahi belli oluyordu. Genç adam arkadaşının yanına gelip sıkı sıkı sarıldı.
"Oğlum alınmışım lan! Cinayet büroya alınmışım!"
Ela gözlü genç şaşkınlık ve büyük bir sevinçle ayağa kalktı. Baştaki şaşkınlığını atar atmaz kollarını açtı.
"Biliyordum kardeşim biliyordum işte. Senin gibi adamı kim kaçırır oğlum!"
Ela gözlü adam sınav tarihinin daha ileride olduğunu hatırlasa da bir şey diyemedi. Servet yine laf sokup hırsını kendisinden çıkaracak korkusu vardı.
"Ee anlat nasıl oldu bu iş?"
Servet gülümsemesini bozmamaya çalışarak etrafa baktı. Başka bir arkadaşlar daha olur sanıyordu. Onlar da ne kadar büyük biri olduğuna şahitlik etmeliydiler.
"Çalışarak? Herkes senin gibi şanslı doğmuyor kardeşim."
Yeni bir laf yeme meselesine girişeceklerini anlayan genç adım parmağıyla kaşını kaşıyıp belli etmeden göz devirdi. Her başarısı bir sorundu sanki. Kardeşi olduğunu bilmese başarısına göz diktiğini düşünecekti.
"Şanslı değilim. Buralara gelmek için ne kadar çabaladığımı en çok sen biliyorsun."
Servet gülerek arkadaşının yanına gelip omuzunu sıktı. "Biliyorum kardeşim amaç goygoy yapmaktı ne alıngan çıktın oğlum."
Ela gözlü adam bir şey demedi arkadaşını son kez tebrik edip gazete parçasını köşeye kaldırdı o sırada Servet'in dikkatini çekti.
"Neye bakıyordun?"
"Önemsiz. Sadece gazetecinin biri sürekli seri katil bulunmadığı için bizi suçluyor baktım öylesine."
Servet kafasını salladı. Kağıt parçalarının arasına gizlenmiş gazeteye baktı. Bir şey demeden yanına gitti ve arkadaşının beraber çalışacakları mesleği olmasının gururunu anlattı. Arada gözleri o gazete parçasına kaysa da belli etmedi.
.....................
Arabanın camından akan yağmur suları şiddetinden taviz vermezken silecekleri saniyelik önünüzü gösteriyor tekrar sağanağa teslim oluyordu. Ancak şikayetçi değilim. Dizlerimi kendime çekmiş hiçbir şeye aldırış etmeden izliyorum etrafı. Yağmurun şiddetli sesinin yanına gök gürültüsü eşlik ediyordu. Kolumu camın olduğu yere yaslayıp biraz daha seyrettim bu görüntüyü.