"O gece saat 05.00 gibi Casey ile salona gittik gördüğümüz şey ise.."
"Maria Glace'in cesedi." Diye tamamladım onun cümlesini. "Bıçakla mı öldürülmüştü?" Diye sordum. Olay yerine hiç dokunulmadığı için bıçakta olabilecek parmak izleri bizim kanıtımız olabilirdi. Cevabını yazmak için defterimi de çıkardım.
"Hayır bıçak yoktu.. yani galiba. Ama olsa bile kanıt olamazdı çünkü David garip bir şekilde her zaman eldiven takar." Kanıtımız olamazmış. Emin olmak için tekrar sordum "Gerçekten her zaman mı? Uyurken falan da mı?" "Evet" dedi o da bana. Bunları not ettim. Açıkçası umudumu kaybetmeye başlamak üzereydim. Olay gece geç saatte yaşanmıştı,parmaz izleri giderilmişti. Elimizde hiç bir kanıt yoktu. Tanıklar dışında elbette. William'ın anlattığı olayı bir kez daha dinleyip hepsini not aldım. Sonraki satıra bir bölüm ekledim
"TANIKLAR
William Force
David Force
Casey
Hizmetçiler"Hizmetçilerden çok bir şey öğrenebileceğimi düşünmesem de ne olur ne olmaz diye eklemiştim onları. Normalde uygun bir savunma konuşması kanıtlar gibi şeyler hazırlayıp o davadan sıyrılırım. Ama bu dava hem ilgimi çekmişti hem de uğraş isteyen zor bir davaydı. O anda aklıma kamera kayıtları geldi. Belki kanıt olarak kabul edilemeyebilirdi ama denemeye değerdi. "Olay yerine geldiğimde kamera kayıtlarına bakabilir miyim?" Diye sordum William'a.
"Ne haldeler bilmiyorum ama bakabilirsin." Diye cevapladı ben de başımı salladım. Kahvem bittiği gibi oradan ayrıldım. Arabada evime doğru gidiyordum. Saat 13.05'ti. Defterimdeki notları akşam düzenleyeceğim için akşama kadar boştum. Leo'ya müsait olduğum zaman onunla takılabileceğimizi söylemiştim. Normalde mesaj atardım ama çok istekli gibi görünmek istemiyordum. O yüzden vazgeçtim.Arabamda müzik dinleyerek eve gittim. Eve girdiğimde her zamanki gibi Pinky beni o tatlı miyavlamasıyla karşıladı ve bende onun başını okşayıp sevdim. Üstümü değiştirip rutin işlerimi bitirdikten sonra yapacak hiç bir şeyim kalmamıştı. O anda telefonumdan o popüler mesaj sesi geldi.
Hemen telefonu elime aldım çünkü mesajı atan kişi Leo idi.
"Şuan müsait misin Iris?"
"Evet, müsaitim."
İstekli olan benmişim gibi olmuştu ve ben bundan hoşlanmamıştım.
"Evinin önündeyim"
Sakin ol Iris..Sakin ol.. İç sesim kalp atışımı eski haline gerirmek için bana bunları söylüyordu. İşe yaramıyordu.
"Evimin önünde mi? İyide ben daha hazır bile değilim!"
"Sorun yok ben beklerim, acele etme."Hemen odama gidip dolabımı açtım. Pembe eteğimi, üstünde iki tane pembe çizgi olan dizime kadar uzanan beyaz çorabımı ve eteğim ile aynı tonda desenleri olan beyaz tişörtümü giydim. Saçlarımı taradım ve çabucak Pinky'i öpüp evden çıktım. Ben çıktığımda 30 dakika çoktan geçmişti. Gördüğüm ilk şey duvara yaslanan Leo'nun mavi gözleriydi. Aynı bir okyanusu andırıyordu. Uzun süre gözlerine baktığımı fark edince utançtan başımı salladım ve konuşmaya başladım.
"Affedersin ama beni hazırlıksız yakaladığın için hazırlanmamın uzun sürmesi normal."
Ona böyle dememin tek sebebi sıkılmış ve bunalmış görünmesiydi.
"Hayır hayır şikayetçi değilim. Sonuçta gelmemi sen söylemedin o yüzden istediğin kadar bekleyebilirdim. Sorun o değil yani.."
Leo'nun üzgün görğndüğünün farkına vardım.
"Sorun ne? Sen iyi misin? Yanlış birşey söylediysem ben öz-"
"Özür dileme. Merak etme sorun yok." Dedi gülümseyerek. Onu zorlamak istemediğim için uzatmadım.
"Tamam o zaman.. Nereye gideceğiz?" Dedim bende gülümsemesini karşılayarak.
"Hadi AVM'ye gideliim!" Dedi sırıtarak.
"O zaman ben paramı alıp geleyim" Dedim. Tam kapıdan içeri girecekken kolumu tuttu nazikçe.
"Ne alacaksan alabilirsin ben öderim sorun yok bugünlük bendensin."
"Çok fazla şey alırım haberin olsun"
"Tamam prenses"O kaşındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat Meselesi
Novela JuvenilAvukat Iris her zamanki gibi bir davadaydı. Ya da öyle sanıyordu. Iris hayatında ne aşk duygusunu ne de intikam duygusunu hiç hissetmemişti. Leo adındaki avukat hayatına adım attığında ise Iris'in kalbinde değişiklikler olduğu kesindi. Öte yandan Ir...