17.BÖLÜM - "AV'IM"

56 6 2
                                    

"Damarlarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!"

~Hüseyin Nihal Atsız

Sabah güneşinin yüzüme vurmasıyla uyanmıştım. Yattığım sedyeden doğrulduğum da oda da kimse bulamamıştım. Odanın içinde ki lavaboya girip aynadan kendime baktım. Yanağımdaki derin yara hâlâ yerli yerindeydi. Aynadan kendime bakmayı bırakıp musluğu açıp elimi, yüzümü yıkadım. Peçete ile kurulayıp lavabodan çıktım.

Bugün hastaneden bildiğime göre çıkış yapacaktım. Olduğum odanın içi fazla havasızdı, bu yüzden pencereyi açtım. İçime derin nefes çektiğimde kapı açılma sesi duydum. Oraya doğru döndüğümde onu gördüm.

Gözlerimiz kesiştiğinde,yüzünü derin bir tebessüm aldı. Benimde almıştı bu sırada.

"Günaydın Ötüken'im." dedi.

"Günaydın." dedim bende gülümseyerek. "Daha iyi misin? İstersen bir gün daha kalabiliri-" diyecekti -ki lafını kestim. "Yok, yok! Ben burda daha fazla durmak istemiyorum." dedim. Bu hareketime sesli güldü. "Tamam. Bak sana ne aldım?" dediğinde elindeki dolu poşeti gösterdi. "Ne seversin pek bilmiyorum ama bu çikolatayı seversin." dediğinde elindeki çikolatayı gösterdi.

"Gel, otur. Yemek aldım sana yemeğini ye." dediğinde yanına gittim. Odanın bir kenarında duran sehpayı boşaltıp, üstüne aldığı yemekleri koydu. Koltuğa yanına oturdum. Bana çok yardım ediyordu bende ona yardım etmek istiyordum.

Odanın içindeki sessizliği bölen ilk o oldu. "Bugün rahat rahat uyudun mu?" dediğinde, "Evet,uyudum. Sen ne yaptın?" diye sordum. "Hiç. Bende senle uyudum sonra sabaha karşı sana yemek almaya gittim. Şimdi de burdayım." dedi bana bakıp tebessümle.

"Hadi ye." dediğinde aldıklarından bir tane uzattı. Bir ısırık aldım. İlk defa böyle bir yemek yiyordum ve tadı çok güzeldi. Ağzımdaki yemeği bitirip, "Sende ye." dediğimde, "Yok, ben sonra yerim. İlk seni doyurayım Ötüken gözlüm." dediğinde elinde tuttuğu yemeği alıp ona uzattım. O da bir ısırık aldı.

"Şekerim çıkcak şimdi." diye homurdandığında, "Niye, bir şey mi oldu?" diye telaşmakta zorunda kalmıştım. Bu hâlime gülüp elimi tuttu, "Elleriniz çok tatlı da hanımefendi." dedi. Bu dediğine sesli gülmüştüm.

İkimizde yemek yedikten sonra çöpleri, çöp kutusuna attık. Etrafı biraz toparladıktan sonra üstümdeki kıyafetlerden kurtuldum. Yeni kıyafetlerimi üstüme geçirdim.

"Bugün her şeyi sana baştan öğreteceğim Ötüken'im. Sil baştan yapacağız." dedi. Yemek yerken anlatmıştı, hafızamı kaybettiğimi. Kafamı aşağı-yukarı olumlu anlamda salladım.

                               ***

"Eski reflekslerin hâlâ yerli yerinde ama biz yine de ne olur ne olmaz sana eğitimler vereceğiz." dedi Kemal Albay. Göktunç sağ olsun burdaki herkesi bana baştan tanıştırmıştı. "Emredersiniz komutanım." dedim ve Kemal Albay'ın odasından çıktım.

Odadan çıkar çıkmaz karşımda beni bekleyen Göktunç'u gördüm. "Ne dedi?" dedi heyecanla. "Eski reflekslerin hâlâ yerli yerindeymiş. Arada bana eğitim verecekmişsiniz." dedim gözlerinin içine bakarak.

KURŞUN BETERİ (ARA VERİLDİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin