on iki

5.6K 707 325
                                    

Ufak adımlarla da olsa büyüyüp kalabalıklaşıyoruz, yalnızca okuyarak dahi destek veriyor olan herkese teşekkür ediyorum <3

Bölümü oy ve yorumlarınızla tatlandırmayı unutmayın, yorumlar düştüğünde ben de düşüyorum... ama uçurumdan :'')

Medyada Seray Şimşek Avcıoğlu var. (yeni soyadını eklemezsem Cevo'nun kara listesine girerim gibi geldi de...)

İyi okumalar!

~~~

Gözlerimi yeni bir sabaha aralarken birden fazla farklılıkla aynı anda baş etmeye çalışmak beni bayağı zorlamıştı.

En büyük ve sarsıcı olan değişim bu sabaha yeni bir soy isim ile başlamamdı. Şüphesiz bunu takip eden diğer konu da bulunduğum oda ve odanın ait olduğu evdi. Uyumadan önce bu değişikliklerin bu kısımda son bulmasını ummuştum ancak araladığım gözlerimden sızan görüntü bana resmen el sallayarak alay ediyordu.

Sağında uzandığım, fazlasıyla büyük olan yatağın kalan kısmında sırtı başlığa yaslı şekilde bacaklarını rahatça uzatmış olan Cevahir Avcıoğlu ile güne başlamak, tatlı(!) bir gün için vazgeçilmez duruyordu.

"Günaydın, doktor." diyerek gözlerimi araladığım anın hemen sonrasında konuştuğunda henüz bakışlarının odağında değildim. Elinde tuttuğu tablette neyle uğraştığı umurumda değildi ancak gerçekçilik uğruna bugünü tatil ilan edişinin acısını çıkarttığından emin gibiydim. İşe gidemiyorsa, işi avucunun içinde tutuyor olmalıydı.

"Neden yatağımdasın?" diye sordum henüz bu eve ait hiçbir şeyi benimsememiş olsam da inat ederek.

"Yatağımız," diye düzeltmeye çalıştığında üstüme örtülü duran çarşafı biraz aşağı çekiştirdim. "Senin yatağın salonda, Avcıoğlu. Yumuşacık bir koltuğun var."

Tabletin ekranından çekmediği gözleri sinirimi bozduğunda uzandığım yerden çok da hareketlenmeden dizimi bacağına doğru geçirdim. "Niye izinsiz giriyorsun sen buraya?"

Herhangi bir tepki vermediği için bacağına vurup vurmadığım konusunda şüpheye düşmüştüm. Hayal dünyamda mı yaşanmıştı bu?

"Sabah erkenden hizmetlilerin geldiğini söylemiştim sana."

Onu yatakta gördüğüm anda zaten bu gerekçeyi tahmin etmiştim. Kendisini vura vura yataktan atmayışımın sebebi de buydu. Yine de ben uyuyorken odaya sızmasını sevmemiştim.

"Her sabah böyle mi olacak yani?"

"Yorucu, evet."

Direkt olarak kabullenmesini beklemiyordum. Kaşlarım havalanırken devam etti. "Her sabah bununla uğraşamam, yatağı paylaşabiliriz."

Sırıttım. "Belki rüyalarında."

"Rüyalarıma girmek için hevesli misin yoksa?"

Nihayet bakışları beni buldu. Yattığım yerden doğrulmak için bu anı seçmiştim. Onun gibi yatakta oturur hale geldim ancak sırtımı başlığa kadar götürmeden daha ön kısımda kalmıştım.

"Odaya kendin için yatağa çevirebileceğin bir koltuk bulabilirsin," derken omuz silktim. Aynı odada uyumak umurumda değildi ancak aynı yatakta uyuyacağımızı sanması saçmaydı. "Ya da her sabah in çık kendi kendine. Keyfin bilir."

"Keyfim bu seçenekleri tercih etmezdi."

Sinek vızıldıyormuş gibi davranarak ona sırtım dönük halde yatakta hareket ettim. Ayaklarım yere bastığında omuzlarımı gerip uyuşan vücudumu gevşetmeye çabalamıştım.

Gözyaşı KadehleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin