1.1

11 1 0
                                    

"Alara tamam da, sen hiç mi şüphelenmedin hareketlerinden, telefonu saklamalarından, seninle çok konuşmamasından falan"

Yaşlanmıştım resmen. Sanki kendi dertlerim taze değilmiş gibi Alara'nın 4. kere aldalıtışını dinliyordum. Herkese çok çabuk bağlanan saf bir kızdı, ayrıca bir sürü platoniği varken mal mal insanları seviyordu. Ama en uzun ilişkisi 3 hafta falandı, yani fazlasıyla çapkındı.  En azından okulda ki kızlar gibi sevgilisini cinsel ilişki için sevmiyordu. 'Sevmek hoşuma gidiyor' diye saçma sapan bir cümle kurmuştu geçenlerde de. Kendi kendime göz devirip Alara'ya döndüm.

"Ya ne bileyim ben, bana sürpriz falan hazırlıyor zannettim" Aynen kanka.

Büyük bir of çektiğimde Alara suçunu bilen küçük bir çocuk gibi başını öne eğmişti. Göz devirip konuşmaya başladım.

"Öf tamam kaldır şu başını, sana ilişki yasağı getiriyorum. Okulda arkamızdan salak saçma şeyler deyip duruyorlar."

"Tamam..."

"Ya yapma şunu" eğilip kocaman sarıldığımda o da bana sarıldı.

"Hadi git" gülümseyip gitmek için doğrulduğunda yanağıma öpücük bıraktı.

"İyi ki varsın Damla, senin yaşadıkların normalmiş gibi bir de kendi derdimi anlatmaya geldim. Özür dileri-"

"Sakın özür dileme Alara, benim görevim bu" dedim ve göz kırptım. Tekrar gülümsediğinde bu sefer odadan çıkıp kapıyı kapattı. O çıkınca yüzümde ki gülümseme silindi ve üstüme hemen tişört geçirip bornozu kenara fırlattım. Derin bir nefes alıp balkona çıkmaya karar verdim.

Çektiğim perdeyi açıp sakince balkona çıktım ve korkuluklara yaslanıp etrafa göz atmaya başladım. Beni ıslatan motor ortada görünmüyordu, o çocuğa nasıl ulaşacağım hakkında da hiçbir fikrim yoktu zaten.

Birkaç dakika sonra saçlarımın arasında bir ıslaklık hissetmeye başladım.

"Noluyor amına koyayım" diye söylenmeye başladığımda elimi saçıma götürdüm, gerçekten ıslanmıştı.

Kafamı yukarıya çevirdiğim de üst katın balkonunda elinde şişe olan bir çocuk sırıtarak bana bakıyordu.

Siktir, bu bir çocuk değil bu Kutaydı.

Nasıl olurdu? Kutay benim üst katımda mı oturuyordu? Ve ben bunu şuana kadar fark etmemiş miydim!?

"Ku-kutay"

"Su-sulu göz" kekelememi taklit etmesi sinir bozucuydu, bilerek yapmamıştım!

"Sen nasıl çıktın oraya gerizekalı!"

Göz devirdi. "Birinin balkonuna girecek kadar şerefsiz mi görünüyorum?"

"Evet" diye bağırdım. Yüzünü ekşitince birbirimize laf atmaya devam ettik.

"Hem sen ne diye kafama su döküyorsun beyin yoksunu kalleş"

"Sana mı soracağım su içeceğimde"

"O nasıl su içmek lan"

"Lanlı lunlu konuşmayı bırak bence, o güzel ağzına hiç yakışmıyor çünkü." Bu sözlerin bir kavgada söylenmesi yasaklanmalıydı, kalp atışlarım hızlanıyordu.

Yutkunup sesimi biraz kıstım.

"Ne istiyorsun Kutay?"

"Hah şöyle ya, sakin konuş canımı ye"

"Uzatma, ne istiyorsan söyle"

"Numaranı"

Ne?

"Af buyur?"

Yine salak salak sırıttı, ama kahretsinki sırıtışı çok çekiciydi.

"Numaranı istiyorum Damla"

Samimiyetsiz bir kahkaha atıp tekrar ona döndüm. Vereceğimi düşünüyor olamazdı değil mi?

"Numaram götüne girsin Kutaycığım"

"Çok ayıp Damlacığım"

"Ay doğru böylesi biraz terbiyesiz oldu, düzeltiyorum. Öhm öhm, numaram münasip bir yerlerine girsin Kutaycığım"

"Daha çok ayıp Damlacığım"

"Kaybol Kutay"

"Kalbimi kırıyorsun"

"Ay kıyamam sana gel öpeyim de geçsin" derken 100. kez göz deviriyordum.

"Valla mı"

"Öf saçmalama be. Hem numara falan da yok sana, avucunu yalarsın bebeğim" dedim ve arkamı döndüm.

"5 dakika rahat vermiyorsunuz ki nefes alayım" diye mırıldandığım da tam geri içeri geçiyordum ki Kutay'ın hayvan gibi bağırışı ile irkildim.

"Eninde sonunda alacağım o numarayı" son kez ona döndüm.

"Aynen aynen, alırsın" dedim ve içeri geçip balkon kapısını kapattım, perde çekme gereksimi duymadan doğruca çalışma masama ilerleyip oturdum. Bir Kutay eksikti zaten.

İçimden kendime motive verdim ve derse odaklanmaya çalıştım.

Çalış Damla, çalış ki YKS münasip yerlerine girmesin.

______

Harika bir motivasyon.

SON DAMLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin