Aradan tam üç sene geçmişti. Bu üç koca senede Aemma epeyce büyümüştü. 13. Yaş doğum günü yaklaşıyordu. Westeros'ta on üç yaşına basmak belli bir büyüme çağına geldiğinin göstergesidir. Driftmark'ta geçirdiği günler boyunca, birçok şey öğrenmişti. Hatta kardeşi Lucerys'in değil, kendisinin Driftmark varisi olması gerektiğini düşünüyordu. Annesi Rhaenyra ona ne tahttan bir pay vermiş, ne de kendi soyisminden bir hak elde edebilmişti. Ser'i Sör Cotagon sayesinde kılıç kullanmayı öğrenmiş hatta dedesi Corlys'e savaşlarda yardım bile etmişti. Westeros'taki çoğu şövalyelerden çok daha iyi bir konumdaydı.
Ejderhası Vermithor'u kullanmayı günden güne arttırmış, High Valyrian( Yüksek Valyrian) konuşmayı tıpkı annesi Rhaenyra gibi kolayca çözmüştü. Bazıları onu Fatih Aegon'un kız kardeşi aynı zamanda eşi olan Rhaenys'e benzetiyordu. Çünkü şarkı söylemeyi çok seviyordu. Bazıları ise savaşcı ve acımasız ruhundan dolayı onu Prens Daemon'a ya da Fatih'in diğer eşi olan Visenya Targaryen'e benzetiyordu. Aemma, genelde sessiz,sakin ve neşeli biriydi. Hep öyle olmuştu ama bir o kadar da inatçı olabiliyordu. Bu özelliği de annesinden geliyordu.
Okuduğu bir kitap şöyle diyordu:" Targaryenlerin içinde ejderhalar yatıyor. Her öfke ve hüzün duygusu hissettiklerinde, o ejderhalar uyanışa geçer." Aemma, bu sözün tam karşılığıydı. Kardeşleri Luke ve Jace gibi hiçbir zaman şımarık olmadı. Sadece yalnızlık duygusu ve sevdiklerini kaybetmesi ona birçok yeni özellik kazandırmıştı. Kuzeni Baela ile burada kaldığı sürece arası düzelmişti. Baela, ejderhası olmadığı için genelde Prenses Rhaenys'in yanında kalıyordu.
Her gün Ejderha Kayası'ndan bir mektup geliyordu. Kuzgunlar sürekli uçuşuyordu. Bunların çoğu genelde ya Rhaenyra ya da Daemon'dan geliyordu. Aemma, umutlu bir şekilde hep Aemond'dan mektup bekliyordu. Ancak şu günlerde " Tek Gözlü Prens" olarak bilinen Aemond, ona en son Ejderha Kayası'ndan ayrılmadan önce mektup yazmıştı. Bir daha da hiç yazmadı. Bu sabahki gelen mektup onu şaşırtmıştı. Gelen mektup Jace'dendi. Merakla okumaya başladı:
" Aemma, bu yılki doğum gününü Kızıl Kale'de kutlayacağız. Prenses Rhaenys'e bu konudan söz etmeyi unutma! Orada görüşürüz!"
Her zaman okuduğu resmi mektuptan başka bir şey değildi, sadece isim farklıydı. Belki de Rhaenyra ondan yazmasını istemişti. Mektubu bir köşeye bırakıp son bir kez aynaya bakarak odasından ayrıldı. Merdivenden aşağıya inerken en son yazdığı şarkıyı söylüyordu:
" Uyandım gün ışığıyla, düşes der ki hayatını doğru yaşa! Talihli olduğumu düşünür o, prensesler eğlenmek ister!"
Taht odasına girdiğinde içeride Lord Vaemond, Lord Corlys ve Prenses Rhaenys bir konu hakkında tartışıyordu. İçeriye Aemma girdiğinde sessizce ona doğru döndüler.
" Günaydın, büyükanne, büyükbaba ve Sör Vaemond! Kardeşim Jacaerys bana bir mektup gönderdi ve doğum günümü Kızıl Kale'de kutlayacağımızı size iletmemi istedi."
Rhaenys başıyla onayladı. Lord Corlys'in yaralarına bakıyor ve bir taraftan da son savaştaki zorluklardan bahsediyorlardı. Lord Vaemond, ne kadar gemi kaybettiklerinden bahsedip yakınıyordu. Aemma ise haritaya bakıyor ve ne kadar yol kattetiklerini inceliyordu.
" Basamak Taşı'nda yıllar önce yeterince kayıp vermiştik. Şimdi baktığımda biraz daha iyi gibiyiz. Gemilerimiz yeterince var. Gerekirse filoyu güçlendiririz. Bunca yolu gelmişken, onca korsanı öldürmüşken, yoldan geri dönemeyiz. Denizde ölmek uğruna olsa bile... Atalarımızın dediği gibi; denizden geldik, denize gideceğiz!"
Rhaenys ve Corlys'in gözlerinde adeta bir gurur bir ifadesi bulunuyordu. Aemma onlara gülümsedi ve haritaya tekrar döndü.Önceden olsa haritalardan pek anlamazdı, zamanla kendi kendine öğrenmişti. Gittiği yerlerde birçok arkadaş edinmişti. Pentos ve Esos gibi birçok yeni yer görmüştü. Büyükbabasına yardımcı olabilmek için kendine " Korsan Avcıları " isimli bir tayfa kurmuştu. Bu ismi tamamen kendi uydurmuştu. Buraya geldiği günlerde hastalığının artması üzerine Yüksekbahçe'ye gitmişti. Orada tıpkı onun gibi kılıç kullanmayı öğrenmek isteyen biriyle tanışmıştı. Yüksekbahçe Lordu Lord Hobert Hightower'ın kızı Leina ile tanışmıştı. Leina, Kraliçe Alicent'ın kuzeniydi. Hobert, Otto'dan büyük olmasına rağmen kızı Leina Aemma ile aynı yaştaydı. Leina, Hobert'ın ikinci çocuğuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princess Of Tides And Prince Regent
Teen FictionGerçek bir Velaryon Prensesi olan Aemma ile onun piç kardeşlerinden nefret eden bir Targaryen Prensi Aemond çok küçükken tanışırlar. İşte o tanıştıkları gün her şey başlar.