Uzun ve yas içinde geçen akşamın ardından apar topar Driftmark için hazırlıklara başlanılmıştı. Driftmark, Velaryonlar'ın yani Targaryenler'in yakın akrabaları sayılan ancak ejder binicileri olmayan insanların yaşadığı deniz üstünde bir kaledir. Laena Velaryon'ın ölümü herkesi epeyce sarsmıştı. Sevilen biriydi. Tıpkı annesi Rhaenys Targaryen gibi bir ejder binicisiydi. Hem de ejderhası Westeros'un en büyük ve en görkemli ejderhası olan Vhagar'dı. Laena Velaryon, Laenor' ın kız kardeşiydi.
Laena ve Laenor' ın ikisi de çok iyi ejder binicisiydi hatta Laenor babası Corlys Velaryon diğer bir adıyla Deniz Yılanı ile birçok savaşa katılmıştı. Bu da onları gemileri ve ihtişamlı savaş başarılarıyla büyük ve güçlü bir hane yapan parçaydı.
Prenses Rhaenyra ve ailesi sabahın erken saatlerinde uyanıp Driftmark'ın yolunu tutmuşlardı. Aemma halasının ölmesine ne kadar üzülse de Aemond'ı orada göreceği için heyecanlıydı. Aemma nerede nasıl durmasını bilen biriydi. Neşeli, cıvıl cıvıl bir kızdı. Şarkı söylemeyi çok seviyordu. Bu ilk annesinin ilgisini çektiğinde annesi Rhaenyra ona atası Rhaenys'e benzediğini söylemişti.
Bir ejderhası olmadığı için gemi ile gidiyordu. Gemide denizin ferah kokusu ve diyarın muazzam manzarası adeta onun aklını başından almıştı. Yıllardır tek olduğu yer Kral'ın Toprakları'ydı. Driftmark'a babası Laenor dedesi Corlys ile konuşmak için gidiyordu. Kardeşleri ve o ise taht adına değerli görüldükleri için on yıl boyunca hiç dışarı çıkmamışlardı. Tabi bu sadece annelerinin fikriydi.
Driftmark'ı sadece babasının anlattığı kadarıyla biliyordu. Babası ona aile fertlerinin çoğunu anlatmıştı. Bu da onu daha çok merakta bırakmıştı. Annesi de onunla beraber gemideydi. Kardeşi Joffrey'i emzirmesi gerektiği için onunla gelmişti. Yukarıdaki ihtişamlı ejderhaları görmek Aemma'yı üzüyordu. Sürekli kitap okumayı seven biriydi. İstediği tek ejderha ise Vermithor'du. Kitaplarda onun hakkında bir sürü şey okumuştu. Umudunu henüz kaybetmemişti.
Sonunda Drifmark'a gelmişlerdi. İçinden kendi kendine:" Ne ihtişamlı bir yer! Keşke burayı Corlys dedemden sonra ben yönetebilseydim- ama ne yazık ki küçük kardeşim bu zevki benden aldı. " Bir iç çekti ardından gemiden bir sör'ün eşliğinde indi. Hala ağzı açık bakıyordu. Bu kırmızı ejderha da kimindi? Uzun süre bakındı. Sonra da annesine sordu, annesi önce sırıttı sonra da: " Caraxes, kendisi amcam Daemon'ın ejderhasıdır. Yani halanın kocası."
Onları karşılamaya Corlys ve Rhaenys gelmişti. Ama yüzleri hüsran içindeydi. Aemma onları özlemişti. En son doğum gününde onları görmüştü. Laenor apar topar Aemma 'nın elini tutup onların yanına gitti. Bu hareket Rhaenyra'nın sinirlerini bozmuştu. İkisi de Aemma 'nın bir piç olmadığını biliyordu. Laenor'un düşüncesiz davranışlarına katlanamıyordu.
Laenor:" Denizden geldik, denize döneceğiz." diyerek annesi Rhaenys ve babası Corlys'e baktı. Aemma şaşkın şaşkın bu sözün nereden geldiğini düşünüyordu. O da bir Velaryon'dı o da mı denizden gelmişti? Deniz onu annesine mi getirmişti? Aemma babasına sordu:" Baba, o ne demek?" Onun bu sorusuna hafif bir tebessümle cevap verdi:" Biz Velaryonlar denizle birleşiğiz, deniz bizim atamız, varlığımız, soyumuzdur. Bir Velaryon öldüğünde bu söz her zaman hatırlanır. "
Tabi ki de 10 yaşındaki bir kızın bunu anlama ihtimali yoktu, hala anlamamıştı ama kafasını anlamış gibi salladı. Hepsi birlikte cenazenin olduğu yere geçtiler. Tabutu gören Aemma, bu kısmı daha önce bir kitapta okumuştu. Tabut ahşap ve Laena halasını andıran görünümlü bir tabuttu. Babasının sözünü şimdi anlamıştı, bu tabut denize gönderilecekti.
Etrafa bakındı. Kral Viserys ve ailesi çoktan oradaydı. Ancak Kraliçe Alicent çocuklarının başında dikilmişti. Bu yüzden Aemond ile konuşamayacağını biliyordu. Alicent onun Aemond'a baktığını farkettiğinde sanki onlara selam vermek istiyormuşcasına başını eğdi ve gülümsedi. Kral için bu takdir edici bir hareketti,yüzü biraz yumuşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princess Of Tides And Prince Regent
Genç KurguGerçek bir Velaryon Prensesi olan Aemma ile onun piç kardeşlerinden nefret eden bir Targaryen Prensi Aemond çok küçükken tanışırlar. İşte o tanıştıkları gün her şey başlar.