İki Gölge

81 10 12
                                    

Gece sessiz, hava karanlık, sokaklar ise ıssızdı. Birbirlerine yakın yürüyor ama neredeyse hiç konuşmuyorlardı. Bir anda gizem dolu gerginlik yayılmıştı havaya.

Yolları meydan parkından geçiyordu, Ortada, genelde antrenan yapmak için kullandıkları, açık alanın ağaçlarla buluştuğu kısmın yanından geçerlerken Ryuuji, bir anda durdu. Olduğu yere çivilenmiş gibi dikiliyordu. Yüzünde bakanı korkutacak ciddilikte bir ifade kaplamıştı. Erika ile aralarında hatrı sayılır bir mesafe vardı. Sesinde Erika'nın daha önce ondan hiç duymadığı gizemli bir tınıyla konuşmaya başladı.

"Biliyor musun?... Babam, bir yıl önce tam burada öldürülmüştü.. Bu parkta, bu saatlerde..."

"Hayat acımasızdır."

"Sonraki sabah cesedini buluşumuzu hatırlıyorum... Yerde cansız yatan bedenin sevgili babama ait olduğunu gördüğüm zamanki ağırlığı ne zaman buraya gelsem hissederim omuzIarımda."

"Senin suçun değil."

"Ama birinin suçu! Babam öldürüldü.." Gözleri karanlık bir öfkeyle kaplandı. "Bir vampir tarafından."

"Vampirlere inanıyor musun?"

"Onlara inanmayan herkes sonunda yemleri olmaya mahkumdur."

"Ön yargı öldürücü olabilir."

"Onlar aramızda..." Konuşurken sesi bir oktav şeklinde yükselmeye devam ediyordu. Bununla birlikte bedeni de hareketlendi.

"Burnumuzun dibindeler!!" Yüksek perdeden bağırışıyla birlikte ileri doğru atıldı, bir eli çantasına uzandı.

Önünde duran Erika, saniyenin onda biri içinde gözden kaybolan bir sis bulutuna dönüştü. Göz açıp kapayıncaya kadarki bir sürede Ryuuji'nin arkasındaydı.

Ryuuji, daha ne olduğunu bile anlayamadan çantasına uzanan elini ve bedenini arkadan kavradı. Bileğini oynatıp Erika'nın tutuşundan kurtarmaya çallıştı ama bu tutuş öylesine güçlü ve sıkıydı ki başaramadı.

Erika'nın bedeninin arkasından kendine sıkıca yaslandığını hissediyordu. Aralarında hiçbir boşluğa yer yoktu ve bu karışık duygular başının dönmesine sebep oluyordu. Yüzünü boynunun sol yanına yaklaştırırken sağ eli omzunun üzerinden boynuna doğru kayıyordu. Tırnakları artık sivri olmaktan çıkmış birer pençe halini almışlardı. Her biri jilet keskinliğindeydi. Elini çantanın omuz sapında kaydırarak askıyı koparttı. Sapın kopmasıyla çanta yere düştü ve içindekiler etrafa saçıldı. Üzerinde yabancı dilde büyü yazılı olan eskimiş bir kağıt parçası, sivri kazığın etrafına sarılmıştı. Çantadan düşünce uzak bir yere yuvarlandı.

Erika, sol elinin işaret parmağını Ryuuji'nin boynuna dayamıştı. Sivri perçenin tenine olan yakıcı temasını hissediyordu. Diğer yanına ise Erika'nın nefesinin ve yüzünün sıcaklığı hakimdi, Öylesine yakındı ki sivri dişleri Ryuuji'nin derisini sıyırıyordu.

"Tek hareketinde..." Ryuuji'nin kulağı na fısıldadı. "Seni öldürürüm."

Bunu söylemesine gerek yoktu çünkü Ryuuji, hareket edebilecek durumda değildi. Bedenini kaplayan şehvet ve korkudan titreyecek hale gelmişti

"Anlamadığımı mı düşündün? Beni aptal mı sandın?"

"Bunca zaman..." Ryuuji, kesik nefesiyle konuşmaya çalıştı.

"Bunca zaman iplerin senin elinde olduğunu sandın. Siz insanların sorunu da bu. Çok kolay kandırılıyorsunuz. Ama hakkını vereyim iyi çalışmışsın."

"Katil!!" Ryuuji, zor zor konuşuyordu.

"Ben mi?"

"Sen öldürdün onu!"

"Kim demiş?"

"Her sey açık!"

"Hiçbir sey bilmiyorsun! Göründüğü gibi olan yoktur şu dünyada."

Yüzünü gömdüğü boynunda!n uzaklaştırdı ve tutuşunu gevşetti. "Sana olanları anlatabilirim.." Yavaşça geri çekiliyordu. "Aptalca bir şey yapmaya kalkışmayacaksan."

"Sana güvenmiyorum."

"Al bender de o kadar! Seni öldürmek istesen öldürürdüm, çok önceden yapardım bunu. Elime fırsat geçmediğini mi sanıyorsun?"

Artık tamamıyla geri çekilmişti. "Daha da önemlisi.. babanın ölümünün ardındaki gerçeği öğrenmek istemiyor musun?"

Yerdeki kazığı eline aldı ve elbisesinin gizli cebinden bir çakmak çıkarıp yaktı. Kazıktan çıkan alevler geceyi aydınlatıyordu ama bu ışık gerçeklerin yayacağı ışığın yanında bir hiç kalacaktı.

Ƙαη Aкıѕ̧ı | Ryuueri | Ginga E Kickoff!! ヅ (Victory Kickoff!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin