"Günaydın."
"Günaydın."
"Ne oldu lan? Yüzün düşmüş."
"Dün konuştuk Junseo'yla."
"Ne dedi?"
"Aldatmış beni."
"NE?!"
"Hem de sevmiyorum artık, zaten hetero dediği çocukla."
"Saçmalama."
"Öyle işte."
Telefonumu sıraya koyup çantamı kenara astım. Kitaplarımı çıkarırken Jisung "Kanka mesaj geldi."
"Kimden?"
"Bilmiyorum, yabancı numara." dediğinde kafamı kaldırdım.
Kafamı kaldırdığımda gözümün içine baktı.
"Ne oldu?"
"Daehyun'muş."
"Ne?"
Telefonu bana uzattı. Aldım ve açtım.
+251*******:
JAEYUN YALVARIRIM BAK
BURAYA.
+251*******:
junseo oçu ne
söyledi tam bilmiyorum ama
yemin ederim
yalan söylüyor. Yok
öyle bir şey. Aldatmadım
seni.
jaeyun:
vicdanını mı rahatlatmaya
çalışıyorsun?
+251*******:
HAYIR SADECE
DOGRULARI
ANLATMAYA CALISIYORUM
jaeyun:
hayatımda gördüğüm
ve tanıdığım en iğrenç insansın
Daehyun. Umarım en kötü
zamanında beni her yerde
ararsın da asla bulamazsın. İğrenç
hissetmeye ve vicdan azabı
çekmeye devam et çünkü
seni asla affetmeyeceğim ve
senden iğreneceğim.
Nefes alamıyordum. Yine nabzım hızlanmıştı. Ellerim tir tir titriyordu. Telefonu masaya bıraktım ve kafamı kaldırdım göz yaşlarım düşmesin diye. Derin bir nefes aldım.
"Jaeyun."
"İyi misin?"
"Tch."
"Gel bir tuvalete gidelim, elini yüzünü yıkayalım. Sonra istersen ben Daehyun'la konuşurum."
"Tamam." dedim ve telefonu cebime atıp ayaklandım.
Üçümüz beraber tuvalete gittik.
Lavaboya eğildim ve derin nefes alıp vermeye çalıştım. En ufak bir mesajı bile beni alt üst ediyorken bundan sonra işte daha da mahvoldum.
Suyu açtım ve elimi yüzümü yıkamaya başladım.
