"Bizim takımla karşı takımın maçı varmış bu gün. Hadi aşağı inelim." dedi Jisung ve beni kolumdan sürüklemeye başladı.
Aşağı indiğimizde maç neredeyse başlamak üzereydi.
Karşıda uzun boylu, esmer bir çocuk kendi takımını desteklemek için oradaydı. Dikkatimi çekmişti, tipi cidden iyiydi.
Onu boş verip başlayan maçı izlemeye başladım.
Bir sayı atıldı ve sonra iki sayı bizim takımdan.
Sayılar teker teker atılıyordu. İlk set bitti ve biz aldık. Sonra da ikinci set başladı.
Son final maçıydı o yüzden her sayıda bir heyecanımız vardı.
Son seti alamadık. Oturmuş Jisung'la bizim takıma son seti almaları için tezahürat yapıyorduk.
Tezahürat yaparken arada gözüm karşıdaki o çocuğa takılıyordu ve genelde de göz göze geliyorduk.
Son set oynanmaya başladığında bahsettiğim çocuk sınıfa çıktı.
Umursamadım ve son seti izlemeye devam ettim. Cidden çok iyi gidiyorduk ve sonunda da son seti alıp final maçını aldık.
Bizimkiler koşarak sarıldılar ve ben de aralarına katıldım. Alkışlıyorduk, bağırışıyorduk ve dönüyorduk beraber.
Sonunda nefes nefese aralarından çıkıp Jisung'ların yanına gittim.
"Çok yoruldum." dedim nefes nefese.
"Normal kanka, bu kadar dönersen."
"Hadi sınıfa çıkalım da bir su içeyim."
Beraber sınıfa girdik ve sıraya oturduk.
Çantamdan şişeyi aldım ve açıp içmeye başladım. O sırada Jisung "Ben bir Heeseung'un yanına çıkacağım."
"Neden?" dedi Hyunjin.
"Şu çocuk yine engellemişti Heeseung'u. Onu konuşacaktık."
"Amk o çocuk hetero değil miydi? Neden hâlâ onun peşinde?"
"Mal çünkü. Neyse başkasını bulucaz ona da artık." dedi ve sınıftan çıktı.
"Heeseung kim aq?"
