2. Bölüm

594 43 9
                                    

Nihayet yazmayı bitirdim. Çok seveceğiniz bir bölüm olucak bence çünkü ben çok beğendim. Hele Hamidin sahnelerini daha çok beğendim. Bu bölümler Algondan daha çok Osmanın ailesiyle geçirdiği zamanları yazıyorum. Ama ilerleyen bölümlerde daha çok Algon sahneleri okuycaz. Umarım beğenirsiniz.

Karakterler hakkında ki yorumlarınızı merak ediyorum o yüzden yazarsanız sevinirim.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
İyi okumalar🌸✋🏻


*****

Akşam olanda herkes sofra için divanda toplanmıştı. Yemeklerine koyu bir muhabbet ve bol kahkahalarıyla devam ettiler. Herkesin aksine Gonca hatun pek bir mutsuzdu. Yemek boyunca tek bir kelam etmemiş sadece önündeki tabağıyla uğraşır olmuştu. Karşısında oturan Nilüfer hatun bu duruma içerlese de elinden pek bir şey gelmezdi. Gonca hatunu bir elti olarak değilde her daim yanında olan sırdaşı ve dahi bacısı bellemişti.

Alaaddin bey, yeğenine bakıp gülmeye devam ederken yan bir bakışla hatununu kontrol ederdi. Gonca hatunun gülmediğini ve dahi sıkıntılı bir şekilde oturduğunu görende onunda yüzü düşmüştü. Kimseye çaktırmadan hatununu dürtükledi. Gonca hatun hemen yüzünü beyinden tarafa çevirdi. Alaaddin bey sessizce hatununa yaklaşmıştı.

"Neyin var senin Goncam?"

Gonca hatun 'yok bir şey' der gibi omzunu kaldırdı ve beyine bakarak gülmeye çalıştı. Herkes yemeklerini yiyende Gonca hatun müsade isteyerek dairesine döndü.

Divanda kalan Osman beyin ailesi, Moğol baskınını konuşmak ve bir hal çaresine bakmak için fikirler üzerinde konuşmaya başlamıştı. Uzun vakitlerce bir yol bulmaya çalıştılar.

*Algon Oda*

Gonca hatun, aklını kurcalayan kelamlarla nasıl başa çıkacağını bilmezdi. Ne edeceğini bu duruma nasıl karşı geleceğinide kestiremezdi. Alaaddin Bey ile büyük bir aşkla bağlıydılar birbirlerine. Zor bir evlilik olmuştu onlarınki. Zira Gonca hatun,  Germiyanoğlu Yakup Beyin tek kızıydı. Kızını Omanoğullarına gelin gitmesini istemezdi zira kızının daha iyilerine layık olduğunu düşünürdü. Lakin Gonca hatun bir kez kaptırmıştı gönlünü bey oğluna. Yakup bey kızının isteğine karşı gelememiş vede bu izdivacı onaylamıştı. Üç yıldır evli olan Gonca hatun ve Alaaddin bey mutlu bir evlilik sürerlerdi. Gonca hatun yeni hanesini daha bir bellemiş ve kendi hanesiyle pek görüşemez olmuştu. Osman beyin yolunu hak yolu bellemişti.

Aklında dolanan bir sürü düşünceyle dolanıp durdu Gonca hatun. Yatağını açtı ve beyaz geceliğini giyip sedire oturdu. Uzun bir süre daha onu kurcalayan düşüncelerle baş başa kaldı.

Alaaddin Bey nihayet odasına gelmişti. Kapıdan girer girmez yatağın açık lakin boş olduğunu gördü. Sedire doğru döndüğünde hatununu oturur vaziyette gördü.

Gonca hatun yerdeki kilime bakıp düşünürdü. Beyinin geldiğini görmez olmuştu. Alaaddin bey yavaş adımlarla hatununun yanına vardı.

"Goncam?"

Gonca hatun seslenmesiyle beyinin geldiğini yeni farketti ve ayağa kalktı. Alaaddin Bey elini hatununun omzuna koymuş ve oturmasını istemişti.

"Neyin vardır senin Gocam? Geldiğimden beri pek mutsuz görürüm seni. Bir şeyin yoktur ya?"

"Yok beyim, ne olacak ki? Pazarda pek bir dolandık, yoruldum."

Alaaddin Bey, hatununun yüreğini bilirdi bir derdi vardı anlardı. Lakin üstüne varmak istemezdi. Ondan mütevellit bir şey diyemedi. Alaaddin bey kolunu hatununun omzuna yaslamıştı. Gonca hatun en huzur bulduğu bu göğse sarıldı ve bir nebze olsada rahatlamak istedi.

AŞK-I DERUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin