12. Bölüm

491 38 1
                                    

Merhabalar, uzun bir bölümle karşınızdayım. Bundan sonraki bölümleri daha da uzun tutmaya çalışıcam. Güzel bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar canlarım.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 🌸😉


***
Alaaddin bey hızla divana ilerlemişti. Yere çökmüş ağlayan Malhun anasını gördü. Daha da tedirgin oldu. Gonca hatunda ardından girmişti. Koşarak Nilüfer hatunun yanına ilerledi. Baysungur beyine dönmüştü. Alaaddin bey hızla Baysungur'un kolundan tutmuş ve divandan çıkarmıştı.

"Neler olur böyle Baysungur?"

"Şehzadem, nasıl diyecem bilmezim amma durum epey bir vahimdir. Orhan beyimizin vaziyeti heçte iyi değildir."

Alaaddin işittiklerine şaşırmıştı. Ne edeceğini bilemedi. Elini sakalına götürdü. O sırada avluda nöbette duran alplar davullara vurmaya başladı. Alaaddin bey kötü bir havadis olduğunu anlamış ve koşarak avluya çıkmıştı. Saray arabasına teker teker bütün atlar girmişti. Divanda ki hatunlar da duydukları sesle avluya gelmişti. Malhun hatun atlara doğru ilerledi. Arabanın üzerinde şehitleri gördü. Örtüyü hafifçe yüzlerini görecek şekilde kaldırdı. Bütün yüzlere tek tek baktı amma evladını göremedi.

Başını çevirdiğinde Orhan beyin atını gördü. Ağlayarak atın başını okşadı.

"Söyle bana, evladım nerdedir? Orhan'ım nerdedir?"

Bir yandan atın yelelerini taramış bir yandan da evladı için göz yaşı dökmüştü. At şahlanmış ve gür bir sesle kişnemeye başlamıştı. Malhun hatun hızla atın yanından ayrıldı. Saray kapıları bir kez daha açıldı. Bu sefer bir atın arkasında sürüklenen sedyeyi gördüler. Üzerinde boylu boyunca uzanan Orhan beydi. Malhun hatun evladını o halde görmenin acısıyla elini yüzüne koymuştu. Koşarak evladına ilerledi. Yaralarına baktı. Evladının yüzünü sevdi.

"Orhan'ım aç gözlerini oğlum. Ne yaptılar sana böyle?" Malhun hatun Alaaddin'e dönüp bağırdı. Alaaddin bey ağabeyini öyle görmenin şaşkınlığıyla ne edeceğini bilemedi. Malhun anasının bağırmasıyla kendine gelmişti.

"Alaaddin bir şey et hayde! Kurtar evladımı hayde!"

Alaaddin bey hemen alplara sediri taşımalarını emretmişti. Hep birlikte Orhan beyi odasına götürdüler. Bala hatun, Malhun hatunun koluna girmiş ve saraya ilerletmişti.

***

Alaaddin bey şifacılar ile birlikte iş birliği ederdi. Yaralarını dağlamak için hançeri kızgın ataşa bıraktılar. Alaaddin bey ise yaraları için merhem ve güç kuvetten düşmemesi için ise ilaç hazırlıyordu.

"Dayan ağabey dayan Allahaşkına."

Alaaddin bey yarayı dağlamış ve merhemleri sürmeye başlamıştı.

Malhun hatun koridorda evladından iyi bir haber alabilmek için bekliyordu. Bir o yana bir bu yana ilerliyordu. Ağlayarak ona doğru gelen kızını gördü. Fatma hatun başını anasının göğsüne yaslamış ve ağlamaya başlamıştı.

"Ağabeyim eyi olacak değil mi ana?"

Malhun hatun evlatları için dik durmak zorundaydı. Gözündeki yaşları sildi ve kızının başını öptü. Onları izleyen küçük oğluna bir diğer kolunu açmış ve onu da sarıp sarmalamıştı.

"Eyi olacak tabi ya. Ağabeyinizi bilmez misiniz siz? Benim aslanım her ne olursa olsun kalkar ayağa."

Nilüfer hatun da kapının önünde başını duvara yaslamış ve beyinin iyi olması için ağlayarak dua ediyordu. Gonca hatun üzülerek yanına ilerlemiş ve Nilüfer hatunun omzunu sıvazlamıştı. Nilüfer hatun başını kaldırmış ve Gonca hatunun elini sıkmıştı.

AŞK-I DERUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin