3. Bölüm

9 4 0
                                    

 Yine yeni bir bölüm ve yine ben!

 Keyifli okumalar...

*** 

 Ferit'in son sözleri bedenimdeki sersemliği iki katına çıkartınca akşama kadar uyumuştum. Defne'ye ise çok konuşmamasını ve saçlarımla oynamasını söylemiştim. Saçımla oynandığında saniyeler içinde uyuyabilirdim çünkü. Bunun dışında Ferit'in delici bakışlarını ensemde hissetmek hiç de rahat hissettirmiyordu. Oysaki bu sabah ne güzel uyanmıştım...

 Sonunda bir günün daha bittiğini işaret eden zil çaldığında Defne'ye veda edip hızlıca merdivenleri aştım ve bahçeye çıktım. Şafak çok dakikti. Tam dördü beş geçe burada olacağını biliyordum fakat saat şuan tam olarak dördü iki geçiyordu. Kapının önünde volta atıp abimi beklemeye başladım. 

 Bakışlarımı ayaklarıma odaklamış yürürken kafamın bir bedene çarpmasıyla sendeledim ve sinirle kafamı kaldırdığımda yine o koyularla karşılaştım. Ağzımdan istemsizce bir küfür savurdum. 

 "Hay içine..."

 "Şş, yakışıyor mu senin gibi bir hanımefendiye," diyerek alay etti benimle Buğra. O sırada önümde duran Ferit heybetli bedenini bir santim kımıldatmadan bana pişkin pişkin sırıtmaya devam ediyordu. Ona ne var bakışımı attığımda ellerini cebine koyup omuzlarını hareket ettirdi.

 "Neden kaçıyorsun?" diye sorduğunda kaşlarım havalandı.

 "Ne?" diye sordum anlamayarak.

 "Kaçıyorsun," diye yineledi.

 "Hiçbir şeyden kaçtığım yok benim," dedim ve üzerine doğru bir adım attım.

 "Evet var," deyip cüretkâr bir şekilde kocaman bir adımla dibimde bitti. Ben ne ara dibime kadar girdi diye düşünürken o kafamı yukarı doğru kaldırıp ona bakmamı sağladı.

 "Bunlardan kaçıyorsun," dediğinde kastettiği şey gözleriydi.

 "Bütün gün onları üzerine dikersen herkes onlardan kaçar Ferit," dediğimde kaşları gevşedi ve bir adım geriye gitti.

 "Adımı söylediğimi hatırlamıyorum?"

 "Adını bilmeyen yok ki," deyip omuz silktim.

 "Peki, senin adın ne hırçın kız?" diye sordu muzip bir ses tonuyla. "Sana ne?" Sinir bozucu bir ses tonuyla söylemiştim. Kaşları çatıldı.

 "Sen benim ismimi bilirken benim seninkini bilmemem sence de haksızlık değil mi hırçın kız?" dediğinde bunun mantıklı bir sebep olmadığı bariz beliydi, gülümsedim.

 "Bana adını sen söylememiştin, ben kendim öğrendim. Sen de kendin öğrenebilirsin bence. Aptal değilsen sınıf listesi diye bir şey var," deyip göz kırptım. "Ayrıca mavilerinden kaçtığım falan da yok," deyip duruşumu dikleştirdiğim sırada yüzüne gene o sinir bozucu ifadesini yerleştiriyordu ki sözlerim o ifadeden hemen uzaklaşmasına sebep oldu.

 "Çünkü benim yeşillerim var," deyip onun takınamadığı sinir bozucu gülümsememi suratıma takındım ve hemen yanımda duran arabama bindim. Çantamı arkaya fırlatıp kemerimi taktıktan sonra abimi yanağından öpüp Ferit'e döndüğümde kaşları çatık ve yumrukları sıkı bir şekilde beni izlediğini gördüm.

 Araba hareket ederken ona göz kırpıp el salladım ve önüme döndüm. Abimi erkek arkadaşım sanmıştı ve tabii ki bu benim işime gelmişti.

 "Hayırdır? Arabaya biner binmez sırnaşmalar falan. Bir şey mi isteyeceksin?" diye sorduğunda kıkırdayıp ona döndüm.

 "Peşimde bir sapık vardı. Seni sevgilim sanıp benden uzaklaşsın diye görebileceği mesafedeyken seni öpeyim dedim. Hem bu işten sen de kârlı çıktın," deyip göz kırptığımda gülümsedi. Daha sonra ifadesi ışık hızında değişti.

4 Okul 1 KazananHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin