16. bölüm

531 45 11
                                    

"EGEEE!"

Bütün ülkenin duyduğu acılı çığlığıma Ege kahkaha atıyordu.

"ULAN CİVCİV YOLUCAM O TÜYLERİNİ!"

Şuan nerde miydik? Lunaparkta. Egeyle hız trenine binmiş ecel terleri döküyorduk. En azından ben döküyorum. Ege ise kahkaha atmaktan başka bir şey yapmıyordu.

Bendeki aptal cesareti işte. Bu çığlıkların ardından tekrar binmeyi teklif edip beni iki gazlasa yine binerdim. Çünkü Tomris olmak bunu gerektirir.

Sonunda bitince trenden indik. Yeri ölmemek için kendimle ağır cebelleştim .

"Harikaydı!"

Çatık Kaşlarımı görünce Gülen yüzü soldu.
Bu çocuğa yaklaşmakta çok zorlanıyordum. Ne bileyim yaptığım mimiği söylediğim sözü 100 kere falan düşünmem gerekiyor gibi.
Mete olsaydı çatık Kaşlarımı görüp daha fazla güler benimle alay ederdi. Ege ise sessizlesti ve yüzü düştü. Neden böyle anlam veremiyorum.

"Ege neden yüzün düştü? "

Çekinerek elleriyle oynamaya başladı.

"Seni sinirledirdiysem özür dilerim... Ben eğlendiğimizi düşünüyordum..."

Zaten eğleniyoruz. Yüzümdeki kızgınlık tamamen sakadandi.

"Ege zaten eğleniyoruz.  Bakma sen benim kaş çattıgıma. Yalancı kızgınlık bunlar çekirge. "

Boş duvara konuşuyor gibi hissetsem de zamanla bunları alacağımıza inanıyordum.

Egenin koluna girerek ilerlemeye başladım.

"Şimdi ne yapıyoruz?"

Oldukça fazla oyuncağa binmistik. Ama şimdi ne yapacağımızı bilmiyordum. Bugünü Ege planlanmıştı. Akışına bırakıyorum tamamen.

"Şimdii sinemaya gidiyoruz."

Güzel fikirdi. Film secmeyi Egeye mi bıraksam bilmiyorum. Kötü bir film secerse uyur kalırdım salonda. Biraz ayıp olabilirdi.

"Gidelim bakalım. "

Yakınlardaki avmye ilerlerken çalan telefonumla duraksadım. Meteden gelen bir görüntülü aramaydı. İçimi kaplayan heycanla yüzümde aptal bir sırıtış oluştu.
Özlemiştim. Hemde o kadar çok özlemiştim ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu.

Hızla yanıtladım . İkimizde 32 diş sırıtarak birbirimize bakıyorduk.

"Meteeeeeeee."

"Tomriiiiiiis."

Allahim şimdi ağlama sırası değil. Ay dayan Tomris dayan.

"Aşk bahçem ne yapıyormuş bakalım?"

"Ne yapıyım kurt bakışlım Egeyle lunaparka geldik. Şimdi de sinemaya gidiyorduk. Sen ne yapıyorsun?  Nasılsınız? Dayımlar nerde?"

Metenin yüzündeki gülümseme hafif hafif silinmeye başladı. Bir şey mi olmuştu?

"İyiler. Yani iyiyiz. Bir problem yok. Ben eğlencenizi bozmayayim. Sonra görüşürüz. "

"Saç-..."

Daha lafımı bitirmeden yüzüme kapanan telefonla Kaşlarım çatılmıştı. Ne oldu az önce? Neyin nesiydi bu şimdi?

Heyecanım kursağımda kalmıştı. Bana üzgün gözlerle bakan Egeye gülümseyerek ilerlemeye devam ettim. Konuşamıyordum. Konuşursam ağlardım.

Birden neden böyle yaptığına anlam veremiyordum.  Ne olmuştu böyle? Kalbini mi kırdım? Bir şey de demedim oysaki! Ah Mete ah...

"Üzülme..."

TOMRİS: SIFIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin