[bölüm 10]
Sabah 06:30;
Dazai bu gün erken kalkmıştı. Heyecanla gözlerini açtı. Aslında, sadece 1 saat uyuya bilmişti çünkü tüm gün dünkü olan olaylar ve sevgilisini düşünmüştü. Gerçi yinede korkuyordu kanser yüzünden onu kaybetmekten, Chuuya'nın gözünün önünde solan bir çiçek gibi gitmesinden. Ama Chuuya onu mutlu görmeyi seviyordu; Dazai bunu bildiği için ola bildiğince az negatif şey düşünürdü. Dazai kalktı yataktan ve etrafta biraz baktı şu anda onun tek sorgusu Chuuya ola bilirdi fazla tanrı, ailesi veya kederini düşünmedi ayağa kalktı ve banyo kapısına yavaş yavaş adımlar atı; banyo kapısını açtı ve banyodan içeri girdi. küvete doğru gitti musluğu açarak küvetin ısısını ayarladı. Küvetin içine duş jeli doldurdu ve küvetin içindeki suyu köpürttü ve yavaşça giysilerini çıkardı, tamamen çıplak kaldığında suyun içine girdiği ve küvettin içine uzandı biraz düşündü neye sevinmeli neye üzülmeli? Sevinmesi mi gerekiyordu acaba? Bir kaç saat sonra Dazai bedenini kuruladı ve havluyu kendi bel aşağısına sardı. Banyonun kapısına doğru adımlarını attı, banyo kapısını açtı ve odasına geri çıktı. Yatağın kenarınada ki çekmeceyi açtı ve beyaz renkli boğazlı bir kazak, siyah renkli bir trençkot ve siyah renkli bol bir pantolon alıp yavaşça giyindi. Her şeyi giydiğinde saçının bir kısmını kulağının arkasına atılan ve odasından çıkmak üzerine kapıya yürüdü, kapıyı açtı ve odasından merdivenlere çıktı. Yavaşça aşağıya indi mutfağa doğru yürüdü saat çok erken di ailesi daha kalkmamıştı. Dazai mutfağın tezgağındaki kutuyu aldı elini kutunun içine soktu ve buket yapmak icin kullanılan bir kumaş ve de bir kurdele aldı. Mutfaktan çıkıp koridora doğru yürüdü; koridordan çıkış kapısına doğru yürüdü çıktı, bahçesinden en güzel en parlak çiçeklerini topladı ve buket yapıp kumaşa sardı şimdi saadece saat 07:12 yi beklemesi gerekiyordu
.
.
.
.
Saat 07:12;
Dazai o kadar süre boyunca cidden bahçede buketi büyütmek ile uğraşmıştı saatine baktığında saatin 07:12 olduğunu duyunca heyecan ile gülümsedi ve gülümseyerek koşarak çiçekçiler gitmeye başladı 15-17 dakika sonra çiçekçiye vardı ve mutlu bir şekilde içeri girdi, o sırada Chuuya elindeki saksıyı içeri koymak icin aniden içeri girdi hafifçe Dazai'ye çarptı sonra Dazai arkasını döndü;
"Ah işte burdasın!"
"Bu gün daha da farklısın(?)"
Chuuya saksıyı tezgaha koydu ve Dazai'nin elindeki çiçek buketine baktı;
"Bu bana mı?"
"Hayır kütüphanede tanıştığım kıza(!)"
"Ahm.. peki sorun yok"
"Hayır! Hayır! Ciddi değildim senin dışında kimse bu kadar büyük bir buketi bırak bir çiçeği bile hak etmiyor hatta daha çok şeyi hak ediyorsun ama ben sadece bunu vere biliyorum.)
Chuuya samimi bir şekilde gülümsedi ve kızardı
"Bu hak etiğimden fazla"
"Bir çiçekten daha çok şeyi hak ediyorsun"
"Onlar sadece çiçek değil senin sevgin ve emeğin bunları hak ediyor muyum?"
"Hemde sonuna kadar canımı al senin olsun yeter ki ölümüm senin elinden olsun."
Chuuya daha çok kızardı ve çiçekleri aldı çiçeklere baktı hepsini teker teker kokladı
"En güzelini sona sakladım."
"Başka bir çiçek yokki?"
"Evet çiçekten daha güzel kokuyor çünkü"
Chuuya buketi yanındaki rafa bıraktı ve Dazai'ye sarılıp Dazai'nin kokusunu içine çekti, Dazai hafifçe kızardı ve genişçe gülümsedi;
"Seni seviyorum, keşke şu hasta halinde çalışmasan.. ailenin haberi varmı?"
"Ailem benden farklı yerde yaşıyor haberleri olmaması daha iyi."
"Ama acı çekiyorsun uzanıp dinlenmeni çok isterdim."
"Sorun değil seviyorum burayı! Hadi üzme kendini."
Dazai biraz duygulanmış ve garip hissediyordu Chuuya'yı korumak ve ona bakmak istiyordu duygulanmış ancak güçlü bir ses ile;
"Sana en güzel günlerini yaşatıcam söz veriyorum!"
"Seninle her gün güzel."
Dazai bir anda bütün dominantlığını kaybetti ve suratı biraz daha kızardı.
"Şey sanırım biraz utanmış ola bilirim"
"Utanman çok tatlı"
"Hmm.. bu gün.. buluşsak nasıl olur? Ne istersen onu alırım ne istersen onu yaparız bütün masrafları sadece ben karşılsyacağım ama hayır kabul etmiyorum asla."
"Ne istediğimi almana nede istediğim yerlere gitmeni istiyorum ben sadece seni istiyorum sen olursan dünyanın sonuna bile giderdim!"
"Hadi kaçıp gidelim!"
"Nereye?"
"Dünya'nın sonuna!"
"Sonsuza kadar yürümem gerekirse bile giderdim seninle ama öyle bir yer yok."
"Sadece senle ben olalım istiyorum başka kimse olsun istemiyorum."
"İstersen bu gün evime gel doğum günümü kutlarız!"
"Bu gün doğum günün ve Bana söylemedin mi!"
"Daha dün olduk."
"Olsun! Olsun! Seninle ilgili ise her şeyi bilmek istiyorum!"
Chuuya bir kıkırdama sesi çıkartı
[Bu bölüm sonu değil ama şimdilik gerisini yarın yazıcam. Sınavlar olsun lgs stresi olsun gelemiyorum veya şanssızlığım olsun veya unutkanlığım keske aticam dedigim zamanlarda ata bilseydim çok özür dilerim. Saat bu kadar gec olmasa idi devaminida yazardım ama devamını yazmaya kalkarsam uzun sürecek sizleri seviyorum)
