16- ANAHTAR

20 3 0
                                    

Cebinden bir anahtar çıkarıp bana uzattı. Hâlâ sahilde oturuyorduk, "Ne bu?" dedim, kulağıma eğilip, "Sadece anahtarlığın üzerindeki yazıya bak." dedi.

Anahtarlığın üzerindeki yazıya baktım,
'𝓐 ♡𝓔 ' yazıyordu, "İstediğin zaman evime girebil diye." dedi. Gözlerine baktım, "Teşekkür ederim."

"Hadi eve gidelim." dedi, diğer elimde tuttuğum araba anahtarını alıp ayağa kalktı. Elini bana uzatıp tutmamı bekledi.

Elini tutup kalktım, sonra birden elimi bırakıp kolunu belime attı, arabaya doğru yürürken, "Yarın akşam Ozan Bey'e gidelim." dedi.

"Beraber mi?" dedim, başını salladı, "Sana ihtiyacım olursa, elini tutarım belki..."

Başımı omuzuna yasladım, "Gerçekten beni seviyor musun?" dedim. Kıkırdadı, "Sevmediğim insanlarla çok temas etmem." dedi.

Kolumu sırtına koydum, "Tamam." dedim.  "Bu kadar mı, sen beni sevmiyor musun?" dedi.

"Seveyim mi?" dedim, omuz silkti, "Sen bilirsin..." dedi.

Adımlarımı durdum, o da durup bana baktı, "Ne oldu?" dedi, kolumu çekip, kolunu boynumdan attım, "İnsan bir 'sev'  der!" diye sitem ettim.

Şaşkın şaşkın bana baktı, "Destur anam, daha bir saat olmadı." dedi. Bu sefer gülmedim, omuz silktim, önden yürümeye başladım arabaya doğru.

Arkamı dönüp ona baktım, "Ozan'a bu akşam mı gitsek acaba?" dedim. Omuz silkti, "Çıkacağımız zaman haber edersin." dedi. "Hadi seni eve bırakayım."

"Akşam ne giyeyim?" dedim, gözlerime baktı, "Yemeğe gideceğiz çaya değil..." dedi.

"Özel hazırlan diyorsun yani."
Başını salladı Alaz. "Şahsen ben gömlek kot geleceğim ama sen istediğini giyebilirsin."

"Peki, ben de bir şeyler ayarlarım üzerime." dedim.

Uzun planlarla dolu bir yolculuk geçirip apartmanın önünde durduğumuz an bana bakıp, "Benim küçük bir işim var yarım saatlik, sen eve gir." dedi.

"Ne işin var?" dedim, "Anahtar işi..." dedi, "Bendekini vereyim." dedim elimi cebime atıp ama o, "Öyle bir anahtar değil..." dedi. "Yarım saat bile sürmeyebilir. Hadi sen git hazırlan. Şurada güneşin batmasına çok az var."

Onu dinleyip arabadan indim, gözünün ucuyla bana baktı, hiçbir şey demedi.

Bana evinin anahtarını vermişti, ne ara çıkarmıştı ne ara anahtarlık hazırlamıştı bilmiyorum ama bu yaptığının çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim.

Daha bir saat bile olmadan bana bu kadar güvenmesi, evinin anahtarını vermesi benim için çok değerliydi. Çok çabuk ilerliyoruz gibi hissediyordum ama hoşuma da gidiyorsu bu acele...

Bana daha önce de bir anahtar vermişti, o da kendi evinin anahtarıydı ama o ev boştu. Bana özelinin olduğu evinin anahtarını vermişti.

Belki sırlarla dolu bir günlüğü vardı ya da belki eski bir kız arkadaşından kalma eşyalar, en bariz bir şekilde 'bu anahtar senin' demişti, 'evime girebilirsin' demekti bu.

O ev sadece benim değil, ikimizin evi artık, demekti... Anahtarlıktaki o iki baş harfi de bunu açıklıyordu zaten. Ortadaki kalp de ikimizi açığa çıkarıyordu...

Ve işin bariz yanı, bu beni çok etkilemişti.






Evimin Sahibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin