8- ANLAMSIZ HİSLER VE HAREKETLER

39 3 0
                                    

Akşama doğru Alihan tekrar uyuduğunda kendimi dışarı attım.

Gün boyu Alaz aklımdan çıkmadı, acaba şuan nasıldı?

Sabah yaşadığımız o garip an ve benim garip kalp çarpıntım olayları saçma yere sürüleyecek gibi hissediyordum.

Fırına doğru yürüdüm, sokağın başından elleri cebinde bir şekilde geliyordu. Onu görünce sabahki olayı ve kalp çarpıntımı hatırladım, önüne durdum.

"Daha iyi misin?"

Merakla gözlerinin içine baktım, bir cevap bekledim, susup sadece bana baktı, "Alaz..." dedim.

Bana bakmaya devam etti, "Anlatsana, ne oldu?" dedim. Bu sefer dili çözülmüştü, "Hatırlamıyorum, sadece izler var..." dedi.

"Büyük bir çınlama..."

Ona baktım, mahalleden birkaç insan geçiyor, yolun ortasında duran bizi izliyordu.

"Başımda bir ağrı var..." dedi, "Eve gidip dinleneceğim sadece."

Başımı sallayıp yolundan çekildim. Arkasından ona baktım, hâlsiz, yorgun...

Yavaş adımlarla apartmana girdi. Bir iki gün önceki hallerine nazaran daha sakindi. O zamanlar saçma, deli dolu hareketleri vardı, o zaman kendim için korkuyordum şimdi onun için korkuyorum...

Anlamsızca bir korku evet ama o bir hasta ve iyileşmesi gerek... Bu duvar mevzusunu bir şekilde öğrenmem lazımdı, hiç de arkadaşı yokmuş kimseden öğrenememki acaba ailesine sorsam anlatırlar mı?

Eskiden kurcalamak için araştırıyordum ama şimdi öğrenmek, onu iyileştirmek istiyorum.

Fırına girdim, iki tane çörek alıp eve döndüm. Apartmanın girişinde, yukarıdali balkonlara takıldı gözüm. Üçüncü katta! Alaz oradaydı, balkonda oturuyor ve yine o parka bakıyordu. Fırına döndüm, çörekleri bırakıp tatlı bir şeyler aldım.

Koşarak üçüncü kata çıkıp kapısının ziline bastım. Elimde fırın paketiyle kapının açılmasını bekledim. Çok saçma ve anlamsız bir şey yapıyordum ama yapmak istiyordum. Bugün anlamadığım bir şekilde ona yakınlık hissetmiştim.

Belki sevgilisi olamam ama arkadaşı olabilirim...

Alaz kapıyı çok az aralıkla açtı, "Ne oldu?" dedi ruhsuzca, "Gelebilir miyim, belki sohbet ederiz?" dedim. Kapıyı biraz araladı, "Sebep?" dedi.

Elimdeki paketi gösterdim, "Tatlı bir şetler aldım, yeriz diye..." dedim. "Şeker kullanmıyorum." dedi.

"Hadi ama, kıracak mısın bu garip kiracının kalbini?" dedim. Gülümsedi, "Kızım sen ne anlatıyorsun ya?" dedi.

"Ya Alaz lütfen!" diye çemkirdim, "E iyi tamam gel!" deyip kapıyı tamamen açtı, içeri girdim. Mutfağa doğru ilerleyip, "Kahve yapalım o zaman..." dedim.

Kolumu tuttu, "Ben yaparım, sen geç balkona." dedi. Başımı salladım, "Tuzlu olmasın ama..." dedim. Ben ne diyorum şuan? Ahh! Geri zekalı Elife!

"Orijinal salaksın sen, cidden!" dedi. balkona çıktım. İki tane beyaz berjer vardı. Ortada bir masa duruyordu. "Daha oturmadın mı?" dedi. Onun oturduğu yerin karşısına oturdum. Kahvelerle birlikte bir tanede tabak getirmişti. Tabağı ve kahveyi masay bıraktı kendi kahvesi elindeyken yerine oturdu.

Bana baktı, ben de ona... O an, arkamdan batan güneşin etkisiyle gözleri çok güzel görünmüştü bana...

Kendimi silkip dışarıya baktım, "Sohbetimizin konusu ne, boş boş dılarıyı izlemeye mi geldin?" dedi.

Ona döndüm, "Duvarlar..." dedim, "Neden bu kadar korkuyorsun onlardan?"

"Duvarlardan korktuğumu söyleyen kim?" dedi, gözlerine baktım, "Ben!" dedim. Başını salladı, "Korkmak değil!" dedi, "Sevmiyorum."

"İşte neden?" dedim, "Hadi biri duvara yaslayıp-" elimi kaldırıp sözümü kesti, "Aklından geçtiği gibi iğrenç bir şey yaşanmadı, sana diyorumki; hatırlamıyorum!" dedi. "Sadece birkaç iz var kafamda ve büyük bir çınlama sesi hatırlıyorum."

"Oldu mu?" dedi, "İçin rahatladı mı?"

Elimi masadaki eline uzattım, elimi eline koyup, "Sana yardım edebilirim..." dedim, anında elini geri çekti, "Yardımlık bir durum yok, ben böylr iyiyim." dedi.

"Değilsin." dedim, "Görüyorum, değilsin, boş boş etrafa bakıyorsun ve sadece şu aşağıdaki parkı izliyorsun."

Cevap vermedi bana, "Anlat bana." dedim, "Ne düşünüyorsun?"

"Gerçekte kim olduğumu düşünüyorum..." dedi, "Nasıl?" dedim şaşkın bir ifadeyle.

Ellerini kaldırdı, "Bak..." dedi, "Ben gerçekte kim olduğumu bilmiyorum, bu tanıdığın insanlar beni on beş yaşımdayken evlat edindi, kendi kendime koyduğum ismimle yaşıyorum."

"Ben gerçekte Alaz Bora Kaya değilim!"


Evimin Sahibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin