🍁4. Bölüm: Konuşulacak Konular🍁

29 4 36
                                    

Merhabaaaaa hoşgeldinizz, yeni bölüm ile karşınızdayım umarım seversiniz.

"Konuşacaklarımız var." Efsun ne olduğunu çözememişti ağzını kapatan elin üstüne vurmuş ve "Çek o elini ağzımdan hayrıdır ne oldu yine mi bağırmaya geldin" diyip kafasını sallamıştı.

Mahir deli kıza özlemle bakmış ama bir türlü içindekileri dışa vuramamıştı.

Efsun bu bakışların anlamını çözemiyordu şuan neden ona onu çok özlemiş gibi bakıyodu ki özleyen insan böyle olmazdı.

"Ne o haklımıyım da öyle bakıyorsun Mahir bir cevap ver sen benden cidden ne istiyorsun? Ya bir öyle bir böylesin senin kadar yanar döner bir insan yok. Amacın ne?"

Mahir bu sözleri bekliyordu ama canını bu kadar yakacağını düşünmüyordu. O da kendisine bir anlam veremiyordu ki Efsun'a söylesin.

Mahir hiç bir açıklama yapmadan kıza sarılmış ve boyun girintisine kafasını koymuştu. Efsun'u, tanıdığı bildiği Efsun'u gibi kokuyordu. Yasemin...

Efsun bir anda sarılan ve onu koklayan adamla taş kesilmişti. Neden içi hem bir tuhaf hemde sıcak olmuştu.

"N'apıyorsun sen?" Demişti değil mi içinde söylememişti?

"Azıcık bekle ne olur güzelim çok özledim sesini gülüşünü kokunu hatta her şeyni az hasretim dinsin sana anlatacağım her şeyi."

Elleri aşağıda kalmıştı ama ittiremiyordu da Mahir'i sarılmasına karşılık vermek isteyen karıncalanan kollarını belinde bağlamıştı sonun da Mahir'in.

"Ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum içeride bizimkiler ve arkadaşları var. Dikkatli olamız lazım bunu açıklayamam." Evet sadece sarılıyolardı ama bunu biri görse ne denilinirdi biliyordu.

Mahir içindeki iç hesaplaşmanın sonucunda Efsun'dan ayrılmış ve alnına ufak bir öpücük bırakmıştı.

"Her şeyi anlatmaya çalışacağım güzelliğim sen sadece yarın akşam bizim olan ağacın altına gel yeter."

Efsun'a bunu demiş ve onu orda bırakıp içeri geçmişti. İkisi de çok heyecanlıydı ama Efsun da saf bir korkuda vardı ne olacağı ile ilgili bir bilhisi fikri hiç bir şeyi yoktu ve durum onun için çok korkunçtu.

Ama ondan farklı olarak Mahir'in ise içi içine sığmıyor ve ne yapacağını kafasında kuruyordu.

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Bütün akşam boyunca diken üstünde durmuştu Efsun. Ne konuşacaklardı, onu neden öpmüş neden sarılmıştı? Hepsi bir muallaktı.

Misafirleri uğurlamışlar herkes odalarına dağılmıştı. Asiye özlendiğinden dolayı yatakları birleştirmiş üçü bir yatmıştı. Sürpriz misafir gibi gelen annesine de yer açmışlar ama babaları kadını alıp odalarına götürmüştü. Giderken de söyleniyordu "Karımı neden alırsınız anlamam ki. Ula Hatun bari sen bunlara uyupta beni bırakıpta ıssız odalarda bir başıma koyup gitmeseydin." Diyip yalandan sızlanıyordu. Aslında kızların da hiç bir suçu yoktu ki ama işte dil karısına karşı bir şey diyemiyordu.

O gece Efsun kızlara hiç bir şey belli etmedi. Nasıl etsindi ki? Ne diyecekti beni odaya çekti öptü sarıldı mı? O yüzden boşverdi, yarını bekleyecek ve taşları yerine oturtacaktı.

Ertesi gün dinç bir şekilde uyanmıştı. Yine aynı kalkmış, güzineyi yakmış, Fisun'u kaldırmıştı.

Sofrayı hazırlamış babasını annesi ile yolculamış ve ev işlerine başlamıştı. Kafasını boşaltması için üst çatı katına çıkmıştı. Bahar yaklaşıyordu ve mevsimlik kıfsyetleri yerlerine yerleştirmesi lazımdı.

Güzel Günlere Yelken Açtığında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin