1.8

32 2 12
                                    

Gökhan Türkmen - İnadına Aşk
*******

*1 Hafta sonra*

"Kanka," dedim sitem edercesine telefondaki Hazal'a. "Yemin ediyorum delireceğim. Dolabımda hiçbir şey yok anasını satayım. Ne giyeceğim ben?" Hazal derin bir nefes aldı.

"Eğer yarım saat önce beni arayıp yarım saat boyunca 'kıyafetim yok' diye zırlamasaydın ve dolabını açıp bir şeyler arasaydın belki bulurdun." Dedi sinirle. Aslında dediği mantıklıydı, sabahın altısında kalkıp Hazal'ı aramıştım, sonra da yarım saat ötmüştüm.

"Ben size geleyim mi?" diye sordum aklıma gelen ani fikirle. "Seninkilerden giyerim."

"Vallaha çok iyi olur," dedi Hazal rahatlamışçasına. Ancak aklıma gelen bir şeyle duraksadım.

"Peki, şey diyeceğim... Ben sizin oraya gelirken ne giyeceğim?"

"Gökçe!"

"Tamam, tamam," deyip telefonu kapattım, üstüme crop, siyah pantolon geçirdim ve çantamı da alıp kendimi odanın kapısının dışına attım.

Annemler hâlâ uyuyordu, onlara haber verebilirdim ama bilmelerine gerek yoktu bence...

Ayrıca sabahın köründe kaldırırsam bir sorun var sanarlardı ve beni iki saat sorguya çekerlerdi, benim acelem vardı.

Kapının kolunu indirip gördüğüm yüzle irkildim çünkü sabahın yedisinde asla beklemediğim bir yüzdü.

Elini yumruk yapıp havaya kaldırmış, tam kapıya vuracağı sırada duraksamıştı. O da beni görmeyi beklemiyordu belli ki.

Kaşlarım çatıldı, bu nasıl bir şanstı böyle? Sabahın yedisinde kim komşusunu görebilirdi? Hem de en yakın arkadaşının yanına giderken.

"Kuzey?" dedim kaşlarım hâlâ çatıkken. "Senin burada ne işin var?"

Kuzey yumruk yaptığı elini indirdi, sonra da ensesine attı. Tam konuşmak için dudaklarını aralayacağı sırada arkada Uraz'ın sesi geldi.

"Ne oluyor?" diye sordu yanıma gelip gözlerini ovuştururken. Sonra elini indirdi, şaşkınlık içinde Kuzey'e baktı. Sonra tekrar elini götürüp gözlerini ovaladı. Bir daha ve bir daha...

"Ben mi yanlış görüyorum yoksa Kuzey Kutubu burada mı?" diye sorduğunda Kuzey ona baygın bir bakış gönderdi.

"Hee burada," dedim geçiştirmek için. Ancak odağım Kuzey'deydi. Ne için gelmişti buraya? Çok nadiren gelirdi, bir şey olması lazımdı gelmesi için. Ama sorun var gibi de görünmüyordu.

"Eğer neden burada olduğunu söylemezsen anneme 'Anne Gökçe eve çocuk atıyor," diye bağırırım," dehşetle ona döndüğümde yüzünde haylaz bir gülümseme vardı.

"Eğer yaparsan var ya," dedim kafasına bir tane geçirerek ve tehditkar ses tonuyla. Ama devamını getiremedim.

"Hee, ne olur yaparsam?"

"Ebenin amı olur."

"Oha," dedi Uraz. "Sen çok terbiyesizleştin. Seni anneme söyleyeceğim." Demesiyle bir anda içeriye doğru bağırması bir oldu. "Anneeee Gökçe eve çocuk atmış!"

Büyük bir dehşetle ona bakarken Kuzey sırıtıyordu. Ona en kızgın bakışlarımı gönderip içeriye doğru giden Uraz'a baktım. Haylaz çocuk, hiç düzelmiyordu.

Kuzey'i kolundan tutup dışarı ittirdim. Hatta öyle bir ittirdim ki çaprazımızdaki duvarın tam önüne gelmişti. Ardından ben de çıkıp kapıyı kapattım. Kuzey ise hâlâ sırıtıyordu.

Siyah Gölge//TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin