On İkinci Bölüm

62 12 2
                                    

Umay

Arabanın içinde sessizliğe gömülmüştüm. Tuhaf bir akşamdı. Mahir denen o adam bizi gördükten sonra, Yalın yalnız konuşmaları gerektiğini söyleyerek müsaade istemiş, beni arabaya getirip içeri geri dönmüştü. Yaklaşık bir saatin sonunda Yalın arabaya bindiğinde Ferhan vakit kaybetmeden motoru çalıştırıp bizi oradan uzaklaştırmıştı.

"Anlaşma yapıldı," diyerek dikkatimi çekti Yalın. Bir eli bacağının üzerindeydi ve parmaklarıyla duymadığım bir müziğin ritmini tutuyordu. "Tam bir ay sonra takas gerçekleşecek. Mahir hemen gerçekleşmesini istedi ama ben... Bilemiyorum, uzatmak istedim."

Başımı salladım. "Bilgilendirme için teşekkür mü etmeliyim? Bir aylık ömrü kaldığını öğrenen biri teşhisi koyan doktora teşekkür mü eder?"

Yalın sorduğum soruya cevap vermek yerine beni bozguna uğratmayı tercih etti. "Galip ve Yelda'yı son kez görmek ister misin?"

Dikkatle ona baktım. "Neden?"

"Yüzleşmek için bir fırsat."

Ciddi olup olmadığını anlamak için onu izledim ama hiç renk vermiyordu. "İstiyorum."

Ve bu kadardı. Yalın, Ferhan'ın omzuna bir kez dokundu. Ferhan mesajı alarak güzergâhı değiştirdi.

Yolculuğumuz uzun sürmüştü. Nerede olduğumuzu saptayamayacak kadar kötüydü yol tecrübem. Ama evime... Bir zamanlar evim olan yalanlar çukuruna geldiğimde içimi bir telaş kaplamıştı. Onlara ne soracağımı bilmiyordum. Yalın'ın bu fırsatı bana neden verdiğini bilmiyordum ama sanırım ihtiyacım olduğunu düşünmüştü. Peki ihtiyacım var mıydı? İşte orasını tam olarak kestiremiyordum.

Araba durduğunda Yalın'la göz göze geldik. "Zor olduğunu biliyorum," dedi. "Bu konuda sana destek olmayı hak etmediğimi de biliyorum." Başını öne eğdi. Sanki bu tür kelimeler kullanmaya alerjisi var gibi davranıyordu, zorlandığı ortadaydı. "Ama güçlü olmalı ve kaybettiklerinin yasını tutmalısın Umay. Kaybetmek terimi hoşuna gitmiyorsa da buna başka bir isim takalım ama duygularını bu kadar uzun süre görmezden gelmek doğru değil."

Ferhan homurdandı. Böylece Yalın sol tarafında bulunan konsoldaki tuşa basarak bir paravanın yükselmesini sağladı. Sanırım baş başa kalmamız gerektiğini yeni fark etmişti.

"Bunları senden duymak garip," derken arabanın camından dışarı baktım. Büyüdüğüm eve çok yabancı hissediyordum. Ne zamandır Yalın'ın peşinden sürükleniyordum? "Ne kadar olmuştur?" diye sorarken buldum kendimi.

"İki ay," dedi Yalın. O da şaşırmış gibiydi.

Gözlerim dolmaya başlarken güçlükle nefes aldım. "Ben..." derken kelimelerim boğazımda düğüm düğüm oldular. Tekrar ona baktım, arabanın karanlığına saklanmış olan silüetine odaklandım. O dertleşebileceğim biri miydi? "Her zaman babamın beni bir gün sevmesini dilemiştim. O rahatsız oluyor diye eğitimimi evde aldım. Hiç arkadaş edinmedim. Aşk hayali bile kurmadım, bir gün babam izin verirse, yalnızca onun istediği kişiyle evlenecektim. Her anımı onu mutlu etmeye yönelik planlar yaparak geçirdim." Güçlükle yutkundum. "Annem beni bırakıp gittiğinde babam öfke doluydu. Bazen..." Biraz duraksadım. "Bana zarar verirdi."

Yalın sertçe nefes aldı. Elleri birer yumruk halinde kucağında duruyordu. Öfkesini görmek beni canlandırmıştı.

"Sonra bana hediyeler getirirdi. Bir çocuğun isteyebileceği her şeye sahiptim ama sevgi onlardan biri değildi. Hep bende bir sorun olduğunu düşündüm. Anneme olan öfkesi yüzünden beni sevemediğini sandığım zamanlar oldu. Beni sevmeye çalıştığını ama acı çektiğini düşündüm. Onu her zaman kendi içimde affettim ve çok sevdim. Ama şimdi..."

Geceyarısı RuhlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin