8.Bölüm

542 39 25
                                    

Beni tanımıyormuş gibi yaptı. Neden? Sanırım biraz kaba konuştum. Derin nefes alıp Okanın yanına gitdim. "Hesap lütfen" diye garsona seslendim.

"Noluyor Korhan?" dedi Okan. "Yok bir şey" dedim. "Var işte bir şeyler." "Anlatırım" dedim ve hesabı ödeyip çıktık. Arabaya bindim ve Okanda bindi. Çalıştırıp eve sürdüm.

Okan yolda ağzını açmamıştı. Evde soracaktı bu halimi. Bir kendime kızıyorum neden öyle kaba konuştum diye. Bir taraftan kızın yaptığına. Korkak. En son söyledikleri de ağırıma gitmişti. Bana yazan kendisiydi onun yüzünden komutandan azar  bile işittim.

Eve vardığımızda Okan herşeyi teker teker sormuştu. Herşeyi anlatmıştım. Şimdi beni azarlıyordu.

"Lan dağ ayısı mısın sen? O ne odunluk. Neler demişsin kıza" diye konuştu. "Napsaydım? Aaa Elisa merhaba ben şu yanlışlıkla yazdığın yüzbaşı mıyım deseydim?" dedim.

"Hayır ama en azından biraz ince konuşsaydın. Lan kıza korkma sana bir şey yapmayacağım ama erkek olursan bu lafları sana yediririm demişsin." dedi.

"Olan oldu artık napa bilirim ki?" dedim ve mutfağa kahve almaya gitdim. Salondan bağırarak "Gönlünü alabilirsin" dedi. Bende aynı ses tonunda "O nasıl olacak?" dedim. "Bir kaç seçeneğin var. Gel otur anlatayım" dediğinde kupalara kahveleri doldurup yanına gitdim.

"Anlat ama salak salak konuşursan dinlemem ona göre" dediğimde sırıttı. "Mesela kızı yemeğe çıkar" dediğinde ona öldürücü bakışlar attım. "Ben ve bir kadını yemeğe çıkarmak?" dedim. "Evet nolucak" dedi. Kafamı sallayıp "Hayır başka" dedim. Kahvesinden bir yudum alıp "Ona çiçek göndere bilirsin notla" dediğinde düşündüm. Çiçek olabilirdi. Ama ne çiçeği sevdiğini bilmiyordum ki.

"Ne çiçeği sever bilmiyorum" dediğimde gülüp "Sende bu baht varsa kıza alerjisi olduğu çiçeği gönderirsin" dedi ve bir daha güldü. "Komik değil" dedim. "Gül olabilir mi?" dedim. "Neden olmasın kırmızı güller?" dedi.

Kırmızı yanlış anlaşılır ya. "Beyaz gül" dedim. "Neden kırmızı değil?" dedi. "Çünkü kırmızı yanlış anlaşılır" dedim. "Nota ne yazacağım?" dedim. "Sen yazmayacaksın ben yazacağım" dedi. "Asla o kalemi senin eline vermem" dedim.

"Nedenmiş o?" "Saçmalarsın" dedim. "Neyse ben Selime söylerim yarın hall eder" dedi. "Sen götüreceksin" dediğinde sabır çektim.

"Tamam Okan uyu yeterki" deyip odama kalktım. Üstümü çıkarıp yatağa girdim ve gözlerimi kapattım. Gözlerimin önüne güzel gözleri geldi. Saçları,kokusu. Mükemmeldi.

Telefonu alıp Selime mesaj attım.

Siz: Yarın bana bir buket beyaz gül al ve eve getir.
(23:42)

Selim: İyi akşamlar efendim. Tabii ki. Kaç tane olsun? Ve saat kaçta getireyim?
                                          (23:44)

Siz: 30 tane beyaz gül yarın saat 13:00 da getir

Selim: Tamamdır efendim. İyi geceler.

Telefonu kapatıp uyudum.

........

"Geldin mi Selim?" dedim. "Evet efendim kapıdayım" dedi. Telefonu kapatıp son bir defa aynada kendime baktım. Yakışıklıydım. Üstüme Okanın zoruyla siyah gömlek ve siyah pantalon giğinmiştim. 

Göndermekten vazgeçip kendim gitmeye karar vermiştim.

Aşağı indiğimde Okan garip sesler çıkardı. "Oooo vay vay vayy yakışıklı yüzbaşı kız gönlü almaya gidiyor" dedi. "Abartma." dedim ve ayakkabımı giğindim.

"İyi şanslar bro. Allah aşkına kızı yine kırıpta gelme" dediğinde ona taraf döndüm. "Ben ne akılla gidiyorum oraya Okan. Allah aşkına bana yazan o rahatsız eden o. Beni tanımıyormuş gibi yapan ve sonrada ayar verende o. Ben neden özür diliyorum?" dedim.

"Saçmalama lan hayde gidiyosun. Bak Selimi bekletme yazık çocuğa." dedi gülerek. Kafamı sallayıp kapıyı açıp çıktım.

Arabada beni bekleyen Selime taraf gittim. Arabadan indi ve hazır ola geçti. "Rahat asker" dedim. "Yüzbaşım gül hazır istediğiniz yere bırakayım" dediğinde "Teşekkürler kendim hall ederim" dedim ve arabaya bindim.

Adresini bilfiğim için zorluk çekmedim. Yaklaşık 20 dakikaya evinin önüne varmıştım. Bütün bedenim titrerken kapıya yaklaştım. Yıtkunup kapının ziline bastım. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı.

Kapıyı açan beklediğim kişi asla değildi. "Buyrun kime bakmıştınız?" diyen babasıydı. Kahretsin. "Ben şey" diye kekelemeye başladım. Toparlanıp "Elisaya bakmıştım." dedim. "Nesi oluyorsun oğlum" dedi amca.

"eee arkadaşıyım" dedim. Başka ne diyecektim? "Gel içeri geç Elisa ekmek almaya gitti şimdi gelir" dediğinde "Yok ben hiç rahatsız etmeyeyim. Sonra görüşürüm ben" dediğimde amca "Gel oğlum gel" dedi.

Uzun ısrarı sonrasında şu an içeride oturmuş kahve içiyorduk. "ee nerden tanışıyorsunuz Elisayla" dedi. "Uzun hikaye bey amca. Bir ara anlatırım" dedim. Kafasını salladı ve bir soru daha sordu. "Ne işle meşkulsün?" dediğinde "Yüzbaşıyım" dediğimde şok olmuşcasına baktı.

"Gerçekten mi? Eee neden baştan söylemiyorsun oğlum." dediğinde gülümsedim. "Bilmem konusu açılmadı" dedim.

Ailesi güzel insanlardı. Kendiside iyiydi ama biraz hırçındı.

Kapı sesi geldiğinde bir ses daha geldi "Baba bir daha ekmek almaya gitmeyeceğim öldüm bit-" beni gördüğünde donmuştu.

Gülümsedim ve "Selam" dedim.

Kestik.

Bölüm nasıldı?

Sizce Elisa nasıl bir tepki verecek?

Oy ve yorum yapmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın. Yeni bölümde görüşmek üzre💛❤️

Yüzbaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin