Felix'ten
İzlediğimiz film bittikten hemen sonra Hyunjin dudaklarıma yapıştı ve öpmeye pardon sömürmeye başladı. Ben de girdiğim şoku atlattıktan sonra ona karşılık verdim. Neden mi doğrusu bende bilmiyorum.
Bir anda alt dudağımı ısırınca ağzına küçük bir inleme bırakmıştım. İntikam almak için ben de onun üst dudağımı ısırdım. Acıyla inledi. Birbirimizin dudaklarını emip ısırıyorduk ve sonunda ayrıldık. Nefeslerimiz düzelene kadar birbirimizin yüzünü inceledik.
Nefesim düzeldiğinde koşarak yukarı,odama çıktım ve hızla kapıyı kilitledim. Ben az önce ne yaptım. Her neyse, dudakları mükemmeldi bir daha tatmak isterim doğrusu.
Elime telefonumu alıp yatağıma yattım ve instagramda gezinmeye başladım. Keşfetim Hyunjin'in fotoğraflarıyla doluydu. Hepsine en az 5 dakika bakıyordum.
Bir süre sonra Hyunjin kapıyı çaldı ve bizimkilerle dışarı çıkacağımızı söyledi. İlk başta kabul etmedim fakat sonradan kabul edip kapının kilidini açtım.
Hyunjin içeri girdi. O içeri girdiği gibi ona doğru yürümeye başladım. Dib dibe olduğumuzda durdum. Bi süre yüzlerimizi inceledik. (Bunların her günü de birbirlerinin yüzlerini incelemekle geçiyo aw)
"Bana bak eğer bu olayı birisi öğrenirse seni boğarım"
"Utandın mı"
"Ne alaka be. Sen beni duydun mu"
"Tamam, tamam kimseye söylemem"
"Aferin adam ol"
Ona biraz daha yaklaşım dudağına bir buse kondurdum ve koşarak merdivenlerden inip mutfağa girdim.
Bir bardak su içim salona gidip her zamanki oturduğum yere oturup televizyon izlemeye başladım.
Hyunjin'in indiğini görünce Allah'a şükrettim. Bir an öldü sandım gidip kontrol edicektim çocuğu.
"Hemende televizyona otur zaten. Kaldır o minik götünü herkes bizi bekliyor"
"E ne yapsaydım seni beklerken çok sıkıldım ayrıca biraz hızlı olsan ölür müsün"
"Çok konuşma da çıkalım"
Evden çıkıp biraz yürüdükten sonra biraz yakınımızdan tanıdık bir ses geldi.
"AGAGAGAGAGAGGAGAGA"
Bu Jisung'un sesiydi.
Çocukları gördüğümüzde koşarak yanlarına gittik. Evet Jisung yine beni sinir etmeye çalışıyordu.
"Gece ne yaptınız"
"Ne yapmış olabiliriz Jisung?"
"Sevişm-"
Daha sözünü bitiremeden kafasına yapıştırdığım Minho'nun üstüne düştü. O kadar sert vurmamıştım ama neyse. (Evet böyle dedigine göre kesin Jisungun kafasına füze attı)
"Ne vuruyon lan çocuğa"
"Yemedik be sincabımı"
"Kavga etmeyi kesin yoksa birazdan üçünüzü de öldürücem"
Chan'ın sesi duyulduğunda bir anda ölüm sessizliği belirdi. Hiç birimizden bir çıt bile çıkmıyordu.
Yolda yürürken önümüze çıkan ilk kafeye girdik. Herkes kendine kahve aldıktan sonra sohbet etmeye başladık.
"Yarın da buluşalım mı?"
"Olmaz Changbin"
"Neden ya benim evde canım sıkılıyo"
"Yarın okul var"
"Okul buluşmamıza engel olamaz"
"Çıkışta bütün sınıfla su savaşı yapak mı lan"
"Hay senin beynine kurban olayım ben Hıyarjin"
"Onu bunu boşverin de hesabı kim ödeyecek?"
Herkes birbirine bakıyordu. Benim yanımda para olmadığı için ben rahattım. Bir anda evden çıkarken Hyunjin'in yanına baya bir para aldığı aklıma geldi ve Hyunji'e döndüm.
"Arkadaşlar hyunjin evden çıkarken yanına baya bir para almıştı bence o ödesin hesabı"
Herkes Hyunjin'e döndü. Bense Hyunjin'e piç gülüşü atıyordum. Bir anda ölümcül bakışlarına yakalanınca hemen önüme döndüm. Boku yemiştim.
Bu kadar korkmamın sebebi ise Hyunjin'in hesap ödemekten nefret etmesiydi. O kadar nefret ediyordu ki anlatamam.
Herkes kahvesini bitirdikten sonra Hyunjin hesabı ödedi ve afeden çıktık. Eve gitmeye meraklı olmadığımız için eredeyse her gün buluştuğumuz o parka gittik. Boş bir banka oturduk. Herkes sohbet ediyordu ben ve Hyunjin dışında.
Öylece etrafı izliyordum. Mavi kaydırağı gördüğümde aklıma eski anılarımız gelmişti. Yani çocukken Hyunjin ile yaptıklarımız. Biz küçükken fazla yaramazdık. Mesela, birbirimizin evine gittiğimizde balkona çıkıp birilerinin kafasına yumurta fırlatıyorduk. Hatta bir tane kel adamın kaafasının tam ortasına fırlatmıştık. Adam bize küfredip bağırmıştı. Ama hiz gülmekten admın ne dediğini tam olarrak anlayamıyorduk.
Hatta 9 yaşındayken yoldan geçerken kırmızı yandığı için yolun ortasında dans etmiştik. Sonra yeşil yandığını görmediğimiz için dans etmeye devam ediyorduk. Bir tane araba tam bana çarpacakken Hyunjin beni kendine çekip arabanın çarpmasını engellemişti. Ve daha buna benzer çok anımız var. Bilmem Hyunjin hatırlıyor mu ama o zamanlar çok güzeldi.
Okuldayken her tenefüz aynı yerde kozalak savaşı yapardık. Bir keresinde götüme kozalak attın diye onu bütün okul boyunca kovalamıştım. Bütün anılarımız gözümde canlanıyordu. İstemsizce gülümsemiştim.
Dönüp Hyunjin'e baktığımda o da mavi kaydırağa bakarak gülümsüyordu. Sonra bana dönüp gülümsemeye başladı. Bende ona gülümsedim. Gözlerim dolmuştu.
Mavi kaydırağı sorarsanız, bir keresinde Hyunjin kaydıraktan kayarken onun üstüne kaymıştım ve ikimizde 2-3 kere takla atıp kolumuzu incitmiştik. O an çok canım acıyordu fakat şimdi düşününce çok komik geliyordu.
"Heyy orada mısınızz"
"Felix ve Hyunjin ne düşünüyorsunuz iki saattir"
"Ha ney noldu efendim"
"Felix ne saçmalıyorsun?"
"İki saattir ne düşünüyorsunuz siz"
(Hyunlix aynı anda)
"Eski anılarımızı"Aynı şeyi aynı anda söylediğimizde birbirmize bakıp güldük. Küçükken de aynıydı, aynı şeyleri aynı anda söylüyorduk,sevklerimiz aynıydı hatta annelerimiz ruh ikizi olduğumuzu düşünüyorlar.
"Neymiş bakalım o eski anılarınız?"
Chan hyung bir anda eski anırlarımızı sorunca en komik anılarımız aklıma geldi ve birden anırmaya başladım. Muhtemelen Hyunjin'ninde aklına o anı gelmişti.
________________________________________________
Selammm
Nasılsınızzz
Güzel olmuş muuu
Eğer beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın♡Kötüyse cok özür dilerim kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Bir de rica etsem yanlışlarımı söyler misiniz? Ona göre kendime düzen vereyimHer neyse 8. Bölümde görüşürüzzz
Uyurken popisinizi örtün üşütmeyin tamam mıı