Küçükken hiç birşey anlamazdım. Kim küçükken babasının annesini dövdüğünü, onu evde hizmetçi gibi kullandığını ve benzeri şeyleri düşünürdüki? Her çocuk gibi bende babamın annemi çok sevdiğini ve çok güzel bir hayatlarının olduğunu sanıyordum. Ama öyle değilmiş. Babam hiçbir zaman annemi sevmemiş, sevmeyi bırak ona bir kere bile acımamış. Babamın hayatı küçükken düşündüğüm gibi çok güzeldi, onun tam istediği gibi- onun güzellik anlayışı buydu, onun istediği hayat buydu. İstese hayatını değiştirebilirdi fakat o bu hayatı seviyordu. Ama annemin hayatı istediği gibi değildi. Annemin hayatı babamın istediği gibiydi, babam ne istiyorsa annem onu yapıyordu yapmak zorundaydı- yani annem zorunluluğu olduğunu düşünüyordu.
Hastanedeydik. Ben ve Arkın. Benim kardeşim, benim canım, benim yaşama amacım. Arkının psikolojik birkaç tane hastalığı vardı onlardan iki tanesi Anksiyete bozukluğu ve Travma sonrası stres bozukluğu bu yüzden onu yanlız bırakamıyorum. Bu hastalığından dolayı migreni tutmuştu ve hiç birşey yemiyordu. Bunların dışında kafasında binlerce senaryo döndüğüne adım gibi emindim ama elimden hiç bir şey yapamıyordum ona annemizin iyleşeceğini söyleyemiyorum ona herşeyin düzeleceğini söyekyemiyordum çünkü ben ona hiçbir zaman yalan söykemezdim o da ona bunu bildiği için ne desem inanırdı onu kandırmak istemiyordum.
"Sevil Erdem" annemin ismini duyduğum gibi ayağa fırladım.
"Kızıyım. Annem iyimi? Çok kanıyordu kanama durdumu?" Annemi başındaki cam parçalarını almak için hemen ameliyata almışlardı. Bir buçuk iki saattir amaliyattaydı. Belkide daha azdı ama bana asırlar gibi geçmişti.
"Parçaları annenizin kafasından çıkarttık fakat hayati riski var" 'hayati riski var' annemin 'hayati riski var' benim annemin yani ölebilir bizi bırakıp gidebilir. Arkın. O hayatına annesizmi devam edecek? Anneme en ihtiyacı olan oydu, birtek annem ona iyi geliyordu. Arkın atak geçirdiğinde annem onu sakinleştitiyordu. Ben yapamazdım, annem gibi olamazdım.
"Ne? Benim annemin hayati riski var. Benim annemin" Anlayamıyordum annemin değil o pisliğin ölmesi gerekiyordu. O ölmeyi hakediyordu.
"Elimizden geleni yapıyoruz ama kafasında büyük bir yarık oluşmuş ve cam parçaları neredeyse beyin hücrelerine zarar verebilecek şekilde içeriye girmiş. Eğer yaşarsa bu yüzden uyanması biraz zaman alacaktır o uyansa bile bizim onu unutmamız gerekecektir çünkü uyandığında neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Nasıl darbe aldığını ve neler olduğunu polislere anlatmanız gerekiyor, böylece size daha çok yardım edebiliriz." Annemin uyanmasına sadece ihtimal veriyorlardı ve bu çok düşük bir ihtimaldi.
"İfadenizi almak için polisler birazdan yanınıza gelir lütfen zorluk çıkartmadan yardımcı olun. Geçmiş olsun" doktor yanımdan ayrılıp başka bir tarafa doğru ilerlemeye başladı. Omzumun üstünden köşede oturan Arkına baktım. Doktorun söylediklerini duymamıştı çünkü aramızda mesafe vardı.
"İyimi?" Tek söylediği kelimeler bunlardı 'iyimi?' 'İyi olucakmı?' Benim ise tek söyeldiğim 'bizim annemiz güçlü bir kadın'.
"Arkın. Kardeşim, canım lütfen ağla bağır çağır kalk bana vur hıncını benden çıkar ama böyle susma. Tepki ver. Lütfen" Yanına çöküp sırtımı duvara yasladım. Bir elimlede kucağında duran ellerini tutup baktım. Normalde stresliyken ve atak geçirirken parmak etlerini soyup kapatırdı ama şimdi hiçbir açık yarası yoktu. "Artık yapmıyormusun? Ağlamasanda, benim suçlu olduğumu söylemesende bir tepki verirmisin? Lütfen." Onun yanında ilk defa ağlıyordum. Çok çaresizdim ne yapacağımı bilmiyordum.
"Sen suçlu değilsin ağlama" Ellerini yüzüme yaklaştırıp gözyaşlarımı sildi. Hayır ben suçluydum onu koruyamamıştım o adamı engelleyemedim. Zamanı geriye alma şansım olsaydı eğer, kahvaltıya inmeden önce çantama koyduğum bıçağı yanıma alırdım ve onu hiç düşünmeden kalbinden bıçaklarım. Ama zamanı geriye alamıyordum. Arkın tam birşey diyecekken cebimdeki telefonum titremeye başladı. Telefonumu çıkartıp ekrana baktığımda kayıtlı olmayan bir numaranın aradığını gördüm. Açıp açmama konusunda arada kalmıştım ya o adam arıyorsa? Şu an onunla konuşmak en son istediğim şeydi ama ya başkasıysa ve bana yardım edebilecek birisiyse? Telefonu açıp yerden kalktım. Karşıdaki kişi konuşana kadar konuşmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSE-LİSTE
Misterio / SuspensoDÜZENLENİYOR Bir anda telefonuma bir bildirim geldi ben telefonumu elime aldığım sırada kafedeki neredeyse bütün herkesin telefonundan bildirim sesi geldi. Yekta ve Gece dahil herkes birbirine bakarak neler olduğunu çözmeye çalışıyordu. Telefonumu...