Keyifli okumalar!
🌟
"Matematikten nefret ediyorum." Dedim, yaptığım bir sürü işlemleri silerken. Yirmi dakikadır uğraştığım soru yanlış çıkmıştı. Sinirlerim hoplarken sınıftakilerin garip bakışları eşliğinde, söylene söylene işlemleri silmeye devam ediyordum.
Kapı tıklatıldı. Teneffüsteydik ve bu başka bir sınıftan gelen birinin sınıftan birini çağırdığı anlamına geliyordu. Bakmadım. İşlemleri silme işini tamamladığımda, kalemi yeniden elime aldım. Kapı bir defa daha tıklatıldığında, sınıftan birinin kapıya doğru yürüdüğünü gördüm bakış açımdan. "Kime baktın kardeş?" Diyen Vuslat'dı. Karşısındaki kişi bir şey dedi ancak anlamadım. Umursamadan soruya yoğunlaşacağım sırada, "Liya," Diye seslendi biri. Bakışlarımı bana seslenen kişiye çevirdim.
"Ne var?" Dediğimde kapıyı gösterdi bana. Bakışlarım kapıdaki kişiye kaydı. Çağın.
Bütün sınıf beni izlerken ifademi bozmadım. Saçma sapan dedikodu çıkaracaklardı, Çağın sınıfına geldiği için. Kalemi sıraya bıraktım ve ayağa kalktım. Yanlarına yürüdüm. "Efendim?" Dedim yanına geldiğimde.
"Birlikte bahçeye çıkalım mı diye sormaya geldim." Dedi ve gülümsedi. Kaşlarım çatıldı. Saate baktım. "Teneffüs bitecek zaten." Dediğimde, onunda gözü saate kaydı. Beş dakika kalmıştı. "O zaman bir sonraki teneffüs?"
Vuslat hâlâ yanımızda duruyordu. Bizi dinliyordu ve büyük ihtimalle konuştuklarımızı kafasında kurarak dedikodu malzemesi yapacaktı. Çünkü kız ortamı olmasını seviyordu.
"Gelemem." Diye yalan söyledim. "Biriyle konuşacağım." Çağın'ın hemen yüzü düştü. "Kim?" Diye sormak için kendini zor tutuyor gibiydi. Arkama dönüp sırama ilerledim. Bakışlarını hissediyordum.
"E hadi git o zaman, kardeşim. Sabaha kadar kök gibi duracak mısin burada?" Dedi Vuslat. Sırama oturdum ve bakışlarımı kimseye degdirmeden kalemimi elime aldım. Soruyu çözmeye devam ettim.
Beş dakika sonra zil çaldı.
Dersin son on beş dakikasından beri çözemediğim soruyu hâlâ çözememiştim.
Fizik hocası sınıfa girdi.
★
"
Liya, kalk!" Diye bir ses duydum. Nisa'nın sesine benziyordu.
Yine uykumun güzel yerindeyken uyandırılmıştım. "Ne var?" Diye mırıldandım. "Kapıda biri var, seni çağırıyor." Kaşlarım çatıldı. "Söyle o Çağın'a gelmeyeceğim." Derken Nisa, "Çağın değil." Gözlerim anında açıldı ve başımı kaldırdım. "Kim?" Derken, bakışlarım kapıdaki şahısa döndü.
Başka bir çocuktu. Okulda sadece birkaç kere gördüğüm fakat ismini bilmediğim biriydi. Sınıftakilerin yine bakışları üzerimdeydi.
Dedikodu bulmak için nöbet tutuyorlar.
Ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Petekte yine Çağın ve arkadaşı Eymen duruyordu. Çocuk; esmer, kahverengi gözlü ve boyu uzun biriydi.
Başımı ne var dercesine salladım. "Bir arkadaşım seninle konuşmak istiyor." Dedi çocuk. Sesi biraz fazla çıkmıştı, sınıftakilerin duyduğuna emindim.
Çağın duymuş mudur?
Bu onu alakadar ediyor mu?
"İsim vermezse gelmem." Çocuk hemen, "Aytekin." Dedi. Çocuğu tanıyordum. Ortaokulda aynı sınıftaydık ancak fazla konuşmamıştık o zamanlar.
"Peki." Dedim. Çocuk kapının önünden çekildi. Sınıftan çıktıktan sonra, "Nerede bekliyormuş?" Diye sordum. "Kantinin orada." Merdivenlere yürüdüm. Peteğin orada bir hareketlilik hissettim ancak bakmadım. Merdivenleri indikten sonra kantine gittim.
Ve işte.
Aytekin orada.
Yanına gittim. "Benimle konuşacakmışsın?" Dediğimde bakışları bana döndü. "Evet." Dedi ve oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Karşı karşıya durduk.
"Liya," Diye başladı söze Aytekin. "Ben senden hoşlanıyorum, ortaokuldan beri." Dedi. Derin bir nefes aldı ve devam etti. "Senden karşılık beklemiyorum, sadece seni sevdiğimi bil." Kalmıştım öylece.
"Aytekin ben-" Söze nasıl başlayacaktım? "Ben hislerini anlıyorum ancak hislerimiz karşılıklı değil." Dediğimde yüzü düştü. "Şuanlık kimse ile bir ilişki kurmaya hazır değilim. Kimseye bir his beklemiyorum. Sende beni anlayışla karşıla." Dediğimde hüzünle gülümsedi. "Anlıyorum, Liya." Toparladı ve hüzünlü gülümsemesi neşeli gülümsemeye döndü. Fakat neşeli değildi.
"Görüşmek üzere." Dedim daha fazla durmak istemediğim için. Yanından geçip kantinden çıktım.
İlk defa böyle bir şey yaşıyordum, daha önce böyle bir şey ile karşı karşıya gelmemiştim. Buna rağmen Aytekin'i kırmadan reddettiğimi düşünüyordum.
Sınıfa çıkarken zil çaldı. Sınıfa girdiğim gibi herkes üzerime gelmeye başladı.
"Ne konuştunuz?"
"O kimdi?"
"Ne dedin?"
"Kimmiş?"
Aralarından sıyrıldım. Magazincilerin ünlüleri soru yağmuruna tuttukları gibi soru yağmuruna tutulmuştum.
Cevap vermeden sırama oturdum.
Ben niye böyle meraklı bir sınıfa sahiptim?
🌟
İki bölüm attım günde, telafi olarak.
8. Bölümü yazarsam yine bugün atarım sanırım.Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Okuduğunuz için teşekkür ederim bir sonraki bölümde görüşürüzzz
🎀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki Yıldızlara Bak
ChickLitArkadaşının zoruyla on ikilerin katına çıkan Liya, yanlışlıkla on ikilerden bir çocuğa çarpar. O gün kendiyle sürekli dalga geçer. Fakat birkaç gün sonra olacakların farkında değildir. ★ Bir şans verip ve zamanınızı ayırıp okumanızı çok isterim (ta...