Okul çıkış zili çalmıştı.Ömer akşam beni Lidya ve Leyla'yla olan dersine evine çağırmıştı.Bende hazırlanmak için odama gttim.Üzerime siyah bir tişört ve rahat bir pantolon giydim ve hafif bir rimel sürüp alt kata indim.Arabanın anahtarını aldım ama nedense içimde kötü bir his vardı.Ben Ömerlerin evine vardığımda daha o iki melek yüzlü şeytan gelmemişti sanırım çünkü kapının önünde araba falan yoktu.Kapıyı yavaşça tıklayıp içeri girdim. Ömer:Hoşgeldin sevgilim. Ben:Hoşbuldum sevgilim ama baştan söyleyeyim çok hoş çıkacağa benzemiyorum. Ömer:Niye öyle söylüyorsun sevgilim ikisi de gayet tatlı kızlar yani en azından öyle duruyorlar. Ben:Bir daha bu ki kıza iltifat et ben sana ne yapıyorum var ya yemin ederim bir anda kendini kapının önünde buluverirsin. Ömer:Tamam da sen bana yüzüğü taktın artık millete de geçmiş olsun bize de hayırlı olsun.Artık sen benim sevgilim değilsin. Süsen:Ya neyinim? Ömer:Sen benim hem sevgilim hem nişanlım hem esmer şekerim ve tabi ki hayatıma anlam katan kalbimin tek sahibi olan süsen çiçeğimsin.
O sırada kapıyı tıkladılar.Selamlaşma faslından sonra ben kitap defteri çıkarırken Ömer dedi ki: Çay koyalım mı hem bildiğim kadarıyla Lidya da seviyor.
Ve Lidya ile bakıştıklarını gördüm.O andaki hayal kırıklığımı ömür boyu unutmayacağım.Belki diğer sevgililer için bu kadar önemli bir şey değil ama benim gibi ailesi olmayan,tek dayanağı Ömer olan ve onu kaybetme korkusu ile yaşayan ben için kritik öneme sahipti. Ömer'e kaş göz yapıp zorla dışarı çıkardım. Ben:Sen onun çayı sevdiğini nereden biliyorsun? Ömer:Sevgilim öyle gelişigüzel söyledim yani bildiğimden değil.
Dedi ve elimi tutmaya çalıştı hemen geri çektim. Ben:Bu bana yaşattığın en büyük hayal kırıklığı ve asla unutmayacağım. Ve hızlıca montumu,anahtarımı ve kontağımı aldıktan sonra o iki salağa bir bahane söyleyip koşarcasına arabama bindim.