11.BÖLÜM

22 3 8
                                    

Medya: Mert Kaya

Meral'in anlatımıyla*

Atölyeye gittiğimde gördüğüm şeye her ne kadar inanmak istemesem de gerçekti. Mert delirmiş bir şekilde sarhoş olan Sarp'a yumruklar savuruyordu.

Ne yapacağımı bilmeden öylece duruyor ve onları izliyordum. Aklıma Fatih'i arayıp haber vermek geldi. Ellerim titreyerek rehberden numarayı bulup aradım.

"Alo?"
"Acilen buraya gelmeniz lazım!"
"Niye?"
"Mert burda ve galiba cinnet geçiriyo!"
"Nerdesin?"
"Atölyede."

Yine suratıma kapadı. Ama şu an onu dert edinenemeyecek durumdaydım.

Mert geri çekilip arkasını döndüğünde beni görüp gülümsedi. Ayakta zar zor duruyordu. Yoksa o da mı sarhoş?

Yere yığılır gibi oturduğunda yanına gittim. Giderken seslendim ama duymuyor gibiydi sanki.

"Mert, duyuyor musun beni?"
"Evet."

Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Yanına çömeldiğimde bayılmıştı. Belki kendine gelir diye bir iki kez vurdum ama nafileydi.

Onu orada bırakıp Sarp'ın yanına gittim. Bu çocuk ne hakla daha buraya geliyordu ki?

"Napıyorsun burda?"
"Seni bekliyorum güzelim" ağzını yayarak konuşuyordu.
"Sabah sabah niye bu kadar içip sarhoş oldun? Ya da niye direkt buraya geldin?"
"Dedim ya, seni görcem."
"Gördün işte, şimdi siktir git."
"Ama güzelim, sen bana yetmiyon ki!"

Güzelim dedikçe daha da sinir oluyordum.

"Ben senin güzelin değilim demedim mi sana?"
"Ah, neden ama!?" bir çocuk gibi dudak büzüyordu. Sinirden yüzüne bir tokat attım.
"Ah, yeter ama! Bi o lavuk bi sen!"

Cidden sağlam dövmüştü Mert. Kaşı patlamış, gözü morarmıştı.

"Çok güzel yapmış, ellerine sağlık."
"İnsan arkadaşını bu kadar çabuk satar mı be!?"

Ben Sarp'la uğraşırken atölyenin önünde bir araba durdu. İçinden Ufuk, Fatih ve tanımadığım biri indi.

Bana hiç bakmadan direkt Mert'in başına koştular. Ben de Sarp'ı kendi haline bırakıp onların yanına gittim. Ufuk telaşlı bir şekilde Mert'i ayıltmaya çalışıyordu.

"Meral ne oldu burda?"
"Bilmiyorum, geldiğimde ikisi kavga ediyordu, sonra Mert bayıldı birden."
"Tamam." sonra diğerlerine döndü "Hadi yardım edin de arabaya taşıyalım."

Mert'i kollarından ve bacaklarından tutup arabaya taşıdılar. Ben, Mert ve kim olduğunu bilmediğim kişi arka koltukta; Ufuk şoför koltuğunda, Fatih de ön koltukta oturmuş tahminimce hastaneye gidiyorduk.

Biraz gittikten sonra bir kliniğin önünde durduk. Benimle arka koltukta giden kişi arabadan indi ve içeri dalıp dışarı bir hemşire ve sedyeyle beraber çıktı.

Onun çıktığını görünce Fatih ve Ufuk da Mert'i alıp sedyeye yatırdılar.

"Ne oldu?"

Bu sefer de hemşireye her şeyi dün geceden itibaren olduğu gibi anlattım.

"Peki o aralıkta nereye gitmiş olabilir?"
"Bilmiyorum"
"Aslında, babasının yanına gitmiş olabilir."
"Siz hastanın nesi oluyordunuz?"
"Ben kuzeniyim."
"Peki, hastayı şimdi muayeneye alacaklar. Ayılana kadar pek bir şey yapamayız, mecburen ayılmasını bekleyeceğiz."

Hemşire gittikten sonra dev kadromuzla beraber öylece beklemeye başladık.

"Meral"
"Evet?"
"Sen Sarp'la ne konuşuyordun?"
"Siktirip gitmesini söylüyordum. Napıcan?"
"Hiç, merak ettim."
"Bir şey sorucam, Mert'e tam olarak noluyo, biriniz anlatabilir mi?"

Neptün'ün HalkasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin