8-İlkin Sonu

405 40 35
                                    

Yazım yanlışlarının kusuruna bakmayın. İnsanım ben ey adem oğulları. Biliyorum beni anlıyorsunuz.

Satır aralarına yorum yapın ve bende okuyayım. Baya keyifli.

Oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim.


🍂


Kaya elini dertli başına attı. Atmalıydı da. Yoksa başkasına kafa göz dalacaktı. 2 saat önce neler yaşandığını bir kez daha sorguluyordu. Leyla bayılmıştı ve ayılınca direk gitmişti. Gecenin saat onunda nereye gideceğine dair tek bir bilgi vermemişti. Kaya, yengesini koruma bilincindeydi ama yengesi müsade etmemişti. Furkan iki saattir de Ayçayla ne konuşuyordu bilmiyordu. Bir dizini sallıyor o ağrıyınca diğerine geçiyordu.

"Yeter koca adam." dedi sabahtan beridir yanında duran Kerem. İnsan bir karım içeride ne yapıyor? Neler oluyor? diye bir sorar diye geçirdi içinden. Sövse bile yazıktı. Batıyordu sesi. Konuşmamalıydı.

"Sana ne lan it. Sen git de içeridekilere yeter de." dedi önüne bakarak. Bu adamdaki rahatlık da Kaya ya batıyordu.

"Karıma güveniyorum." dedi Kerem arkasına yaslanarak. Kayanın umrunda değildi bunlar. Ayağa kalktı ve çalma gereksinimi duymadan kapıyı açtı. İçeri girdiğinde ilk gördüğü gözleri kızarmış olan Ayçaydı. Kaya girince direk kapıya yönelmişti Ayça. Hızlı adımlarla ve kaçarcasına odadan çıkmıştı.

"Ya-vaş."(Yavaş) dedi Furkan kekeleyerek. Ameliyat onu daha da zorluyordu.

"Sikerim yavaşını!" dedi ve Furkana yaklaştı. "Rüyanda mı gördün lan Ayçayı. Karın ne güne duruyordu puşt." dedi karşısına dikilerek. Furkan hiçbir şey anlamamıştı. Kayanın kaşları çatıktı ve bu ailede herkesin yüz hatları keskindi. Bundan mütevellit çehresi baya bir sertti.

"Ne ol-du?" (Ne oldu?)

"Bir şey olduğu yok abicim. Yok ya sen takıl kafana göre." sinirle elini kafasına vurdu. "Aptal kız, kaç gündür senin uyanmanı bekliyor. Odanın önündeki koltukta sabahladı." dediğinde Furkan hala bir şey anlamamıştı.

"Ley-la-yı ça-gır." (Leylayı çagır.) dediğinde sinirle güldü Kaya.

"Bulursan sen çağır." dedi. Şu anda zorlu olan ameliyatını bile düşünemiyordu, Kaya. Kardeşinin yuvasını kardeşinden çok düşünüyordu.

"Ne di-yor-sun sen?" (Ne diyorsun sen?)
diyen kardeşine umutsuzca baktı. Sonra her şeyi anlatmaya başladı.

"Leyla kaç gündür sabah akşam her vakit olmak üzere bekliyor. Ama sen kapında yatan kadınla değil de başka bir kadınla görüşüyorsun." yapmacık bir şaşkınlıkla ve sinirle devam etti "Hem de uyanır uyanmaz. Ba Ba Ba. Beni çocuklar duymasındaki Haluk gibi konuşturma." dedi ve kapıya yöneldi. "Yeter bence Furkan." dedi kederli bir sesle. "Kadın sana bağlı ve her dediğini ikiletmiyor. Ne istiyorsun daha? Daha ne kadar sadakat testin kaldı?" dediğinde Furkan zorla yutkundu.

"Ya-yap-ma" (Yapma) "Ba-ban-na Ley-la-yı b-bul." (Bana Leylayı bul.) dediğinde Kaya kafasını salladı. O zaten bulamazdı. Kapıdan çıktığında derin bir nefes aldı. Sonra dertli bir şekilde verdi. Aldığı nefesler bile zehir olmaya başlamıştı şu birkaç günde. Telefonundan bir numarayı tuşladı.

"Aşirette, İstanbulda kim var kim yok soruştur. 2 dakikaya sağlam insanlar istiyorum. Kılıç aşiretinin gelini kayıp." dedi ve telefonu kapattı. Kılıç aşiretini kimse hafife almamalıydı. Düşmanlarına karşı bir kılıçtan daha keskinlerdi.

Yalandan OyunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin