bing bong

401 46 45
                                    

"Kris bak! " dedi küçük olan elindeki oyuncağı göstererek.

"Kris bak! "

Chris ona bakmıyordu, Chris neden ona bakmıyordu?

"KRİS." Chris birden gelen sesle sıçradı.

"BAK! " Chris küçüğün elindeki oyuncakla ilgilenmeye başlarken içeri yeni uyanmış jeongin girdi.

"Oo paşam, sonunda uyanmışsınız. Saat öğlen iki oldu lan. " dedi gülerek Chris.

Minho elindeki oyuncakla oynamaya devam ediyordu, pembe bir tavşandı.

"Tabşan." jeongin yerde oyun oynayan minho'nun arkasına oturdu ve ona sarıldı.

"Congin tabşan. " jeongin onun söylediklerine gülerken hyunjin elinde biraz meyve ile geldi, meyve dolu tabağı minho'nun yanına koydu. Kendisi de yanına oturdu.

Büyük, kırmızı çilekler direkt minho'nun dikkatini çekmişti, tek eli çilekler gittiğinde her şey için çok geçti. Minho yanındaki ikili fark etmeden büyük çileklerden birini alıp yemeye başlamıştı, bütün üstünü kirletmişti tabi.

Hyunjin tabaktaki eksik çileği fark edince minho'ya döndü.

"Bebeğim... Yine kirletmişsin üstünü." hyunjin minho'yu giydirmeyi çok seviyordu, sevimli tişörtler ve kısa şortlar minho'ya çok yakışıyordu.

"Sorun yok, sadece bir kaç damla. " dedi jeongin, kendisi de bir çilek aldı ve yemeye başladı. Minho onunda çilek yediğini görünce güldü. Hyunjin tabaktaki karpuzu Minho için minik minik böldü, çatalın ucunu karpuza batırıp artık çileği bitirmiş minho'ya uzattı. Minho reddetmeden aldı karpuzu, eliyle jeongin'i gösterdi.

"Çongin." hyunjin sırıtarak jeongin'e de karpuz uzattı.

"Kapruz."

İkili duyduğuyla gülerken Minho neden güldüklerini anlamamıştı.

"Huyuncin."

"Bebeğim? "

"Çongin."

"MinMin? "

Kedi melezi sevimli bir şekilde sırıtınca diğerleri de gülümsedi. Meyveleri bitince minho'nun uyku saati gelmişti.

"Huyuncin beyabey uyuyalım. "

"Hemen aşkım! "

Hyunjin, minho'nun sütünü alıp onu kucakladı. Üst kata, minho'nun odasına, gittiler. İkili yatağa uzandığında Hyunjin, küçüğüne biberonunu verdi. Şarkı mırıldanmaya başladı.

"The monsters gone. "
(Canavarlar gitti.)

"He's on the run. "
(O kaçıyor (?))

"And your daddy's here."
(Ve baban burada. )

"Beautiful, beautiful, beautiful, beautiful boy. "
(Güzel, güzel, güzel, güzel oğlan. )

"Before you go to sleep. "
(Uykuya gitmeden önce. )

"Say a little prayer. "
(Biraz dua et. )

"Everyday, ın every way. "
(Her gün, her şekilde. )

İt's getting better ans better. "
(İyiden iyiye gidiyor. )

Minho'nun gözleri kapanırken hyunjin bitmiş biberonu komidinin üstüne bıraktı, küçük çocuğu kendisine çekti ve onu sarıp sarmaladı.

*•̩̩͙✩•̩̩͙𝑳𝒐𝒐𝒌 𝑨𝒕 𝑴𝒆! *•̩̩͙✩•̩̩͙*˚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin