Minho sürekli bebek alanında diye sadece süt içip mama yiyor gibi düşünmeyin yetişkin yemekleri yiyor genelde.
𖤐𖤐𖤐
"Kris, uyanmak istemiyoyum."
"Ama uyanman lazım Minnie, çok uyudun. " Chris Minho'nun kol altlarından tutup kaldırdı. Uyumaktan gözleri sişmiş çocuk merakla etrafa bakınıyordu.
"Hadi yüzünü yıkayalım. "
Chris onu banyoya götürdüğünde Minho aynaya baktı, gözleri çok komik görünüyordu! Chris onun yüzünü yıkarken o da dudaklarının üstüne gelen suyu yalıyordu.
Sonunda aşağı indiklerinde Chris onu oyun alanına bıraktı. Minho en sevdiği oyuncaklarıyla oynarken yanına seungmin geldi. Kahvaltı hazır olduğunda masaya geçtiler, Minho Felix'in kendisi için yaptığı pancakeleri yiyordu. Jisung'un elinde koyu kahverengi bir içecek gördü, denemek istiyordu! Jisung omzunu dürttü.
"Hayır bebeğim sen bunu içemezsin."
İçtiğinde beğenmeyecekti, bu yüzden içmesini istemiyorlardı.
"Ama istiyoyum. " Felix'in elinde açık kahverengi bir içecek vardı, bu sefer ona yöneldi. Felix'in kahvesi jisung'a göre daha şekerli ve sütlü olduğu için içmesine izin vermişti. Minho beğenmiş gibi duruyordu.
"Aslında o kısımı jisung'a verebiliriz, sesine daha uygun gibi. "
"Kris."
"Son kısımdaki arka vocallerin ilk partını Seungmo için düşündüm, son-"
"Kris."
"Efendim bebeğim? " dedi şefkatle yaklaşarak.
"Neyli pasta isteysin? " Chris çok da takılmadan cevapladı soruyu.
"Çikolatalı pasta isterim büyük ihtimalle. " Minho tatmin olmamışcasına kafa salladı.
"Ben çilekli istiyoyum. " Minho tekrar önündeki pancakeleri yemeye dönünce Chris konuşmasına devam etti.
Kahvaltı bitince Minho resim yapan hyunjin'in odasına gitti, hyunjin kocaman beyaz bir tuvalin önünde boyalarla bakıyordu.
"Huyuncin, bende! " hyunjin tuvali yere koydu, zaten aklında bir çalışma yoktu. Minho'nun ortaya ne çıkaracağını merak ediyordu.
Minho ilk önce elindeki fırçayla boyamaya başladı, kocaman bir güneş çizdi. Altına bir ev çizdi. Fırçayla boyamak zor gelince elini daldırdı boyaya. Hyunjin onun arkasında gülerek onu izliyordu.
Tuval mavi, sarı, pembe, kırmızı renklerinde el izleriyle kaplıydı. Minho arkasında ona gülen hyunjin'i görünce onun mavi tişörtünün üstüne pembe boyayla el izini basmıştı, hyunjin aklına gelen fikirle sırıtarak kucağındaki bebekle yan odaya ilerledi.
Sırt üstü yatağında bir şeyler izleyen jisung'u görünce sırıttı, sonuçta yarı çıplak yatmanın bir cezası olmalıydu değil mi?
Minho'yu onun kalçasına oturttu, elindeki mavi boyayı onun sırtına döktü.
"Ah! O ne? " jisung panikle bağırdığında hyunjin onun kalçasına vurdu.
"Sus be! " Minho elindeki pembe boya ve hyunjin'in döktüğü mavi boyayla jisung sırtını boyuyordu.
Boya kurumaya başladığında hyunjin Minho'yu dikkatlice kucakladı.
"Jisung sende gel. " jisung da sevgilisini dinleyerek banyoya doğru ilerledi, Minho'yu tamamen soyarken jisung'u çamaşırıyla bıraktı.
"Gir sende. " jisung şaşkınlıkla baktı ona.
"İkinizi aynı anda yıkayacağım. " jisung küvete girip minho'yu kucağına çekti, minho'nun bir eli göğsündeyken diğer eliyle göğsündeki dövmeyi inceliyordu.
Minho'nun odak noktası yüzen ördekler ile Jisung'un dövmesi arasında gidip geliyordu, tam köprücük kemiğinin üstünde küçük bir çilek dövmesi vardı. Minho çilekleri çok severdi. Göğsünde ise 'kutsanmış' yazıyordu.
Hyunjin onu çilekli duş jeliyle yıkarken sesi çıkmıyordu, o kadar kurcalayacak şey vardı ki... Şaşırmıştı minik bebek.
Hyunjin onu sudan çıkarınca mızmızlandı.
"Huyuncin, soğuk! " hyunjin minho'yu üstünde civcivler olan havluya sarıp odasına götürdü, jisung da son kez durulanıp çıktı. Hyunjin minho için mavi bir şort ve beyaz bir tişört çıkardı, kedi melezinin vücuduna güneş ışıkları geldiği için şuanda üşümüyordu. Birkac gündür hava soğuktu bu yüzden hyunjin ona diz üstü beyaz çoraplarını giydirdi.
"Daha dün annemisin kollayında uyuyken... " minho geçen dün duyduğu şarkıyı mırıldanıyordu, hyunjin onun saçlarını kuruturken kulaklarına değdiği için çok kaşınmıştı. Hyunjin kurutucuyu kapatınca kulaklarını onun göğsüne sürterek mızmızlandı.
"Huyuncin, kulaklayım. "
"Oh, acıttım mı Min? " hyunjin minho'nun kulaklarını okşadığında minho biraz rahatlamıştı.
"Kaşınıyor mu? "
"Hıhı."
Hyunjin onun kulaklarını kaşıdı birazcık, daha sonra içeriye felix girdi.
"Lixie!" minho kollarını ona uzatınca felix onu kucakladı, odaya belinde havluyla jisung girince hepsi dondu.
"Sen giyinmedin mi? " diye sordu felix.
"Kıyafetlerim burada kalmış. " felix kucağındaki bebekle onun arkasından sarıldı. Felix onun omzuna dudaklarını bastırırken minho omzunu ısırıyordu.
Jisung arkasını dönüp ikisine de bir öpücük verdi.
"Hani bana?! " dedi tiz sesiyle hyunjin, jisung gidip onuda öpücük verdi.
Aşağı indiklerinde jeongin ve changbin oyun oynuyordu, Chris bir köşede onları izliyor, seungmin ise Stay'lerin yorumlarını okuyordu bu gülümsemesinden belliydi.
Duş aldığı için erkenden uykusu gelen minho'yu öğlen uykusuna yatırmak için üst kata geri çıkardı hyunjin, ılık bir biberon sütü verdi dudaklarının arasına. Biberonun yarısında uyumuştu minho, iyi uykular minho!
≻───── ⋆✩⋆ ─────≺
Mevlütteyim... Lam yb yazıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*•̩̩͙✩•̩̩͙𝑳𝒐𝒐𝒌 𝑨𝒕 𝑴𝒆! *•̩̩͙✩•̩̩͙*˚
De TodoKedi melezleri için olan hastanede kalan Minho, tamamen siyah görünümlü bu 7 gençten korkumuştu. Artık onlarla beraber mi kalacaktı? "Korkuyorum." "Korkma miniğim, artık sadece biz varız." ! Little space içeriyor, cinsellik içermez!