Kedi melezleri için olan hastanede kalan Minho, tamamen siyah görünümlü bu 7 gençten korkumuştu. Artık onlarla beraber mi kalacaktı?
"Korkuyorum."
"Korkma miniğim, artık sadece biz varız."
! Little space içeriyor, cinsellik içermez!
"Ramen." jeongin omuz silkti ve ayağa kalktı, pureyi çöpe attı. Hazır ramenlerden birini alarak minho'nun en sevdiği kedili kaseye koydu.
"Çongin."
"Hm? "
"Bir öydek diğer öydeğe ne demiş? "Jeongin onun söylediklerine güldü.
"Vak." minho sıkıldığı için oturduğu masaya vurmaya başladı.
"Minho yapma, elin acıyacak bebeğim. " minho masaya vurmayı bırakırken masanın üstündeki dolu bardağı gördü, büyük bir zevkle bardağı devirdi. Su dolu bardak masada küçük bir göl oluştururken minho bu sefer masadaki suyla oynamaya başladı.
Jeongin hazır olan ramenle masaya geri döndü, küçüğün neden bu kadar sessiz olduğunu anlayamamıştı. Daha sonra masadaki suyu gördü. Hiçbir şey demedi, minho'nun keyfinin bozulmasını istemiyordu.
"Minnie hadi yemek yemen gerekiyor. " diyerek küçüğü yanına çekti, çubukları ramene daldırdı ve küçük lokmalar halinde kedi melezine verdi.
"Nam nam nam. " dans ederek yemeğini yiyen bedene güldü jeongin, ramen bitince jeongin ona dün Felix'in yaptığı kurabiyelerden verdi.
Dolaptan çikolatalı süt çıkarıp küçüğe verdi.
O sırada kapı sesi duyuldu, jeongin kimin geldiğine bakmak için kapıya ilerledi.
Üyelerin hepsi şirketteydi, jeongin ise minik kediye bakmak için evde kalmıştı.
Kapıyı açınca Seungmin'i gördü, onun işi erken bitmiş olmalıydı. Jeongin sevgilisine sarılıp elindeki küçük poşeti aldı. Poşetin içinde atıştırmalıklar ve kahve vardı.
"Mong Mong geldi! "Seungmin sandalyede oturan küçüğü kucakladı, minho ise kıkırdıyordu.
. . .
"Bende donduma istiyoyum! "
Üyelerin hepsi eve gelmişti, akşamın geç saatlerinde hepsi dondurma yiyordu.
Minho kendisine en yakın kişiye baktı, ayağa kalktı ve yamuk adımlarıyla jisung'a ilerledi. Tam yolunu -oturduğu koltuktan jisung'un oturduğu koltuğa kadar olan mesafe- bitireceği sırada ayağı takıldı ve büyük olanın kucağına düştü. Neyse ki bir şey olmamıştı.
"Donduma." dedi jisung'un elindeki içinde çikolatalı dondurma olan kaseyi göstererek.
Jisung elindeki kaşıkla minho'ya biraz dondurma vermişti, minho'nun sakince ağzındaki dondurmayı yerken içeri hyunjin girmişti. Hyunjin ikilinin yanına oturdu.
"Bebeğim, Jisung sana dondurma vermiyor mu yoksa? "
"I-ıh."
"Yalancı! " dedi jisung gülerek.
Hyunjin minho'ya kendi kasesindeki çilekli dondurmadan verdi, minik kedinin hareket eden kulaklarına bakılırsa sevmişti.
"Huyuncin çizgi film! "
"Bay hwang bize hemen çizgi film açın! " dedi jisung ingiliz aksanıyla, hyunjin eline aldığı kumanda ile küçüğün en sevdiği çizgi filmi açtı.
"Minho."
Küçük kedinin kulakları dikleşti, Chris onu çağırıyordu.
"Kris! " Chris içeri elinde minho'nun en sevdiği çikolata ile gelmişti, minho kollarını ona uzattı.
Minho sıcak kucakta en sevdiği çikolatayı yerken saat epey geç olmuştu, küçüğün uykusu gelmişti. Öyle uykusu gelmişti ki Chris'in kucağında uyukluyordu. Chris fazla yorgun olduğundan küçüğü jisung aldı, Felix'in hazırladığı bir biberon ılık süt ile üst kata çıktılar. Minho sırtının yumuşak aynı zamanda soğuk bir zemine değmesi ve jisung'un sıcak kollarından ayrılması sonucu mızmızlandı, jisung onun yanına uzanıp biberonun ucunu ağzına uzattı.
Minho sütünü içerken uyumuştu bu yüzden bitirememişti, jisung omuz silkti ve yarısı dolu biberonu komidine koydu. Minho'nun ince belini kavradı ve uykuya dalmak için gözlerini kapattı.
İyi geceler Minho!
❀•°•═════ஓ๑♡๑ஓ═════•°•❀
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
