6-Kızımdan uzak dur.

191 10 4
                                    

Multimedya: Gece giydiği elbise

Durup düşününce bugünün hafta sonu olduğunu kavradım. Gerzek Kamer. Derin bir nefes verip dolaba yürüdüğümde kendimi gördüm. Çığlık atmak üzereydim. Üstümde sadece dün giydiğim seksi iç çamaşırları vardı ve beni biraz önce Kamer böyle görmüştü. Kamer beni yarı çıplak görmüştü. Hemen üstüme bir şeyler giydim ve banyoya gittim. Yüzüme su çarpıp saçlarımı tepeden topladım. Bugün Alaz ile buluşacaktım. Cidden çok havalı ve yakışıklı bir çocuktu. Normalde bana fazla bileydi ama şuan iki süper meteor taneleriyle yaşıyordum. Kafamı sallayıp mal düşüncelerimden ışık hızı ile kurtuldum.

"Beyler." Diye bağırdım aşağı.

"Prenses." Dedi o çok sevdiğim ses.

Koşarak aşağı indim ve masaya baktığımda kahvaltı hazırdı.

"Sen birtanesin Pamir." Dedim yanağını öperek.

"Çok şaşıracaksın ama kahvaltıyı Kamer hazırladı." Ağzım o şeklini alırken açık olan ağzıma bir salam girdi.

"Niye bu kadar şaşırdıysan..." Kamer'e gözlerimi devirdim ve masaya oturdum.

"Eline sağlık." Dedim görgü usulü kafasını salladı ve sofraya oturdular.

"Millet bu akşam için harika bir planım var." Dedi Pamir heyecanla ve ekledi.

"Şu Dilek'in barının açılışı varmış. Oraya davetliyiz." atıldım.

"Ben gelemem." Gözlerini devirdi Kamer.

"Bizim olduğumuz her yere sen de davetlisin küçük hanım." Dedi ilk defa iyi yanını göstererek.

"O yüzden değil Alaz'la randevum var." Pamir neşeyle bana sataşırken Kamer konuştu.

"Sana o çocukla konuşma dedim Berva." Gözlerimi devirdim.

"Ben de sana bana karışmamanı söyledim." Sinirle sandalyesini itip kalktı.

"iyi." Merdivenlere ilerlerken arkasından bağırdım.

"İyi."

"Bazen böyle düşüncesiz olabiliyor işte. Sen takma. Çocuk nasıl?" dedi bana ilgiyle. Cidden abilerimi aratmayan bir şefkati vardı.

"Çok yakışıklı cidden ama benim tipim değil." Kocaman bir kahkaha attı.

"Çok yakışıklı olduğu için mi?" ona da göz devirdim.

"Hayır, züppe olduğu için." Sonrasında bitmiş kahvaltıdan kalanları topladık ve ben odama çıktım.

Çalışmam gereken kitapları sıraya dizdim ve seçmeli olarak seçtiğime lanet ettiğim İngiliz dili ve edebiyatı dersinden başladım. İngilizcem iyiydi ama edebiyatını okumak kesinlikle bunaltıcıydı.

Charles Dickens'ın bilmem ne adlı romanını incelerken gözlerimin ağırlaştığını hissetim.

Uyandığımda saat 8'e geliyordu. Koşarak telefonumun yanına gittim. Acaba kaçta gelecekti?

-Seni 9 gibi almaya geleceğim. Hazır ol.- yazıyordu. Bu kadar geç almaya geldiğine göre bar gibi bir yere gidiyor olmalıydık. Belki de bir yemeğe... Gidip dün aldığımız kıyafetleri inceledim. Ne giymeliydim? En sonunda elbisenin göğüs ve beline kadar olan kısmı lacivert dantel ve geri kalan kısmı petrol yeşili olan mini dar elbisede karar kıldım. Ciddi anlamda cesur bir elbiseydi. Altına da yine lacivert kadife topuklu ayakkabılar seçtim ve elime küçük bir çanta buldum. Topuklu ayakkabıları ne kadar külfet olarak görsem de bu harika elbiseyi spor ayakkabılarla giymezdim. Kıyafet işini hallettikten sonra da duş almak için banyoma koştum. Hızlı duşumun ardından saçlarımı dinginleştirmek için sıvı saç kremimi sıktım ve taradım. Kuruturken hafifçe şekillendirdim ve hazırdım. Lenslerimi taktım ve yüzüme ilk olarak bb kremi yedirdim ardından pudrayı gereken yerlere uyguladım. Far ve göz kalemiyle gözlerimi belirginleştirip rimelimi sürdüm. Dudağıma mat dudak renginde bir ruj sürdüm ve elbisemle ayakkabılarımı giydim. Aynaya baktığımda ilk defa kendimi sevdim. Kapı çaldığında son olarak saçımı düzelttim ve içine telefonumu ve anahtarlarımı attığım çantamı aldım.

BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin