7. BÖLÜM: Uyan Artık Halil İbrahim !

606 22 8
                                    

Helö...

Geçmiş bayramınız mübarek olsun😘

En son Halo'yu kurşunlamıştık. Şimdi kaldığımız yerden devamke. Canını çıkarmadan durmak yok 🤣

İyi Okumalar...
__________________________________________

7. Bölüm
" Uyan Artık Halil İbrahim"

  Ambulansın sirenleri acı acı çalıyordu. Hastanenin acil kapısına geri geri yaklaştı. Doktor ambulansın kapısını açtı. Paramedikler sedyeyi indirdi. Hasta hakkında doktora bilgi verirken hızla acil servise ilerlediler. Hasta yakınları hışımla doldurdu hastane bahçesini. Acı feryatlar ve hıçkırıklar kapladı etrafı.

  Zeynep koşarak hastaneye girdi. Koridorlarda koşarak ilerleyip ameliyathane kapısında durdu. Ağlayarak yere çöküp kaldı. Sırtını sıvazlayıp onu teselli etmeye çalışanlara aldırış etmeden olduğu yerde ağladı.

  Leyla ablasının yanına çöktü. Sıkı sıkı ardı ağlayarak sarsılan bedenini. Şimdi abla olma sırası ondaydı. Her açısında, her sıkıntısında yanında olmaya çalışan ablasına destek olma zamanı gelmişti.

  Zeynep'i zorlukla kaldırıp koridorun kenarında bulunan oturaklara oturttular. Koridorun başından sert ayak sesleri duyuldu. Zeynep kafasını o yöne çevirdi. Gelen ağabeyi Fikret'ti. Zeynep ayaklanıp ağabeyinin güvenli kolları arasına girdi. Kimsenin kendisine zarar veremeyeceği iki yerden biriydi burası. Kendini küçük bir çocuk gibi hissediyordu ağabeyinin yanında.

  " Zeynep, korkma güzelim. Halil İbrahim'i hepimiz biliyoruz. Kolay kolay pes etmez. Sakın korkma. "

  Fikret'in sözlerine hıçkıra hıçkıra ağlayarak cevap verdi. Kendini ne kadar tutmak istese de elinde değildi. Halil İbrahim'i kanlar içindeki hali gözünün önünden gitmiyordu. Gözlerini kapatıp tekrar o anı görünce ağlaması daha da şiddetlendi.

  Yelkovanlar akrepleri, akrepler de yelkovanları kovaladı. İki saat bekleyişin ardından ameliyathanenin kapısından çıkan doktorun önünü kesti Zeynep.

  " Durumu nasıl ? Artık bir şey söyleyin. "

  " Kurşunu çıkardık ama hayati tehlikesi devam ediyor. "

  Doktorun Zeynep'i ayakta tutacak tek bir cümlesi bile yoktu. Tutunduğu tek şey Halil İbrahim'in hala hayatta olmasıydı.

  " Kocamı görebilir miyim ? "

  " Maalesef, yoğun bakıma giremezsiniz. "

  " Lütfen sadece beş dakika. "

***

  Halil İbrahim yoğun bakıma alınalı bir hafta olmuştu ama ne doktorlar olumulu bir şey söylüyor ne de Halil İbrahim'i vuran Tamer' in arkasında ki adama dair bir iz vardı. Nihat Marten yakalandığına göre bunu Tamer' e kim yaptırabilirdi ? Tabi ki ben.

  Tamer' in hayatını kurtararak en büyük hatayı ben yaptım. Vicdanıma yenildim. Ben Tamer' e merhamet ettim o benim en sevdiğimi öldürdü.

  Halil İbrahim'in serum bağlı elini tuttum. Bu elin ellerimi bir daha tutamama ihtimali bile bir haftadır bana kafayı yedirtecekti.

  " Halil İbrahim, yeter artık uyan. Hem sen bu kadar fazla uyumayı sevmezsin. "

  Yoğun bakımda ziyaret sürem dolmuştu. Hemşire gelip beni uyandığında ayaklandım. Halil İbrahim'in saçlarının arasında küçük bir öpücük kondurup kapıya ilerlediğim anda kasıklarımda şiddetli bir ağrı hissettim. Elimi karnıma götürüp bastırdım. Şiddetli sancı devam edince iki büklüm oldum. Otomatik kapı açıldı. Hemşire yanıma gelip koluma girdi.

Hudutsuz Sevda [ HalZey ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin