Camlardan gelen kuş cıvıltıları öylesine ezgili ve hiddetliydi ki Miris'i uyandırmaya yetti.Yavaş yavaş göz kapaklarını araladı.Yine o kocaman pencereden gelen sabahın ışıkları gözlerini kamaştırmıştı.Biraz gözünü ovduktan sonra artık tam olarak etrafını görebiliyordu.Ve bir anda kuş seslerini bastıran bir ses kulağına çalındı.
Bu apaçık İrena'nın horultusuydu.Dün çok yorulduğu her halinden belliydi.
Her zamanki gibi sabah uykusuyla kafasında birsürü düşünce kol geziyordu.
"Biz burada ne kadar kalacağız? Daha fazla buradakilere katlanmak zorunda mıyım ben?
Çıkıp gitsem bir anda en fazla ne olur?
Beni biri kaçırsa?"Kendi kendine kıkırdadı.
"Hatta aşık olduğum erkek kaçırsın beni!"
Sonra düşünmeye devam etti.Geçmişu bir anda düşüncelerinde belirdi.
"Zamanı geri alabilsem keşke...Bakmayacağım yüzler, anmayacağım adlar ve bir daha asla kanmayacağım ne çok yalan var!"
İçi karamsarlaşınca düşüncelerini bir anda kafasından attı ve tekrar kendine geldi.
Miris, İrena'yı uyandırmamaya çalışarak yavaşça yatağından çıktı ve banyoya doğru ilerledi.Elini yüzünü yıkadı ve kendini çok ferahlamış hissetti.Ardından odaya geri döndü ve dolabını açtı.Dolabın kapağını çevirirken gelen o sivri gıcırtı sesi İrena'yı homurdandırdı.
Miris biraz daha sessiz olmaya çalışarak dolaptan kendine bir kıyafet seçti.Bugün ne giyeceği konusunda kararsızdı.Düşünürken aklına ev ile uyumlu bir renk, yani pembe geldi.Pembe bir elbisesi vardı.Göğsünün üzerinden diz kapağına kadar inen boyu olan açık pembe rengi muhteşem bir elbiseydi.Ardından elbiseyi giydi ve züccaciye kutusunu açarak kendine bir kolye seçti.Bu kolyede ince zincirli, ortasında açık pembe bir çiçek olan bir kolyeydi.Beyaz teninin üzerinde harika ve yumuşak bir şekilde gözüküyordu.
Ardından tekrar banyoya gidip saçını düzeltmeye başladı.Uzun saçını tarakla taramıyor adeta dövüyordu.Zor ıslah olan bir saçı olmasına rağmen şekil verdiğinde peri masalından çıkmışcasına bir endam veriyordu Miris'e.
Saçını taradıktan sonra banyodan çıktı.İrena hala uyuyordu.Miris tekrar dolabına döndü ve dolabında kıyafet seçimi yaparken döktüğü elbiseleri toplamaya başladı.Elbiselerini toplarken karnının sağ tarafında bir şey hissetti.Bu his yavaşça boynuna doğru ilerliyordu.Ve bir anda büyük bir kuvveti belinde hissetti.Ve yüksek bir ses geldi.
"GÜNAYDIN!!!"
Miris gelen sesin İrena'ya ait olduğunu anlayınca derin bir oh çekti.
"Ödümü kopardın, daha sakin bir sekilde günaydın da denilebiliyor hatırlatırım."
İrena, Miris'in düzelmiş saçını eliyle dağıtıp kaçtı.
"İRENA! Bu saçı düzeltmek yarım saatimi aldı delirtme beni"
İrena güldü.
"Tamam hadi bende hazırlanayım"
İrena da hemen banyoda elini ve yüzünü yıkayıp dolaptan kendine üst seçti o bugün kırmızı renkli bir tişört ve altına güzel siyah bir pantolon giydi.Ardından kapı çaldı?
"Gızlar? Yemek azır, Magna anım sizi bejler"
Katya'nın rus aksaanlı sesi kapıdan yankılanıyorken İrena kapıyı açtı.
"Bizde hazırız Katya geliyoruz"
Katya gülümseyip aşağı doğru indi.İrena da Miris'e dönüp hadi dercesine bir bakış attı.Ardından Miris İrena'nın koluna girip beraber merdivenlerden aşağı indiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Köşk
Romanceİki kız kardeşin evlerinden taşınıp büyük aile evlerine gelmeleri ile başlayan maceraları ve evde kaosun bitmeyeceği günler.Onları neler bekliyor?