2. BÖLÜM

51.1K 3.2K 3.6K
                                    

Gözlerine bakıp da söyledi:
'Doktor, sen önce kendini iyileştir.'
Atılan her kurşun, yeni bir savaşın fitilidir.
Unutma ki:
- Burada hiçbir günah, bedelsiz değildir. -

⛓️❄️

2 | SON KALAN EN ÇOK YARA ALANDIR

Ve o patlamadan sonra dengemi kaybedip yere düşeceğim sırada hissettiğim tek şey, düşmemi engelleyip beni sıkıca tutan kolları ve zarar görmeyeyim diye üstüme kapanan bedeni oldu...

Ne yaşadığımı idrak edemiyordum. Saniyeler önce rahatça gülebilip konuşurken şimdi üzerime yağan bu kurşunlar arasındaki o zaman ayrımını yapamıyordum. Bütün bu olanlar o kadar ani gelişmişti ki yaşananları idrak edemiyordum. Sanki her şey kasıtlıydı, burada olduğumuzu biliyor ve bilerek üstümüze ateş ediyorlardı.

Askeriyenin kırılmaz camları ve sağlam duvarları vardı. Ama kurşun, açık olan camlardan içeri yağıyordu bu yüzden kırılmaz camların korumaya etkisi en aza inmişti ve son atılıp camdan içeri giren kurşun, koridoru boydan boya kaplayan, askeri silahların ve ödüllerin sergilendiği cam vitrinine saplandı. Vitrin olduğu gibi kırılıp bütün cam parçaları etrafa saçılırken Alakurt beni kolumdan tutup başka tarafa çekti.

"Sakin ol." dedi arkamdaki güçlü ses. Şu an güvendiğim tek şey onun varlığıydı. "Yanımda kal. Bir şey olmayacak."

"Ölebiliriz."

"Hiçbir şey olmayacak." Sesi öylesine kendinden emindi ki az önce kurşunların üzerimizden geçtiğinden bile şüphe ettim.

"Şimdi, dediğimi yap ve arkama geç."

Dediğini anında yapıp arkasına geçtim. Koca cüssesi beni öyle iyi kapatıyordu görüş alanımda sadece sırtı vardı.

Yere düşen yeleğinden silahını çıkartıp hızlı bir manevrayla onu kavradı ve duvarın arkasında siper alıp kırılan pencereden dışarı art arda ateş etti. Onun ateşiyle birlikte çatışma sesi kulak zarımı patlatacak kadar yükselirken kurşunlar daha şiddetli bir şekilde kırılan pencereden içeri dökülmeye başladı.

Beni kavradığı gibi sıkıca tutup duvarın yan tarafına geçti ancak duvarlar da kurşunlanıyordu. Duvarlar kurşun geçirmezdi, önemli olan açık pencereleri kapatmaktı ama şu an bunu yapmak çok riskliydi çünkü pencereler boydan boya duvarı kaplıyordu. Onu kapatmak için önüne geçtiği an yerimiz belli olurdu ve bu sefer kurşunlar durdurulamaz bir hâl alırdı. Onun yerine koridordaki çelik masayı devirip pencerenin önüne ittirmeyi seçti ve şu an yapılacak en mantıklı hareket buydu.

Koridordaki çelik masayı elinin tersiyle devirip duvara yasladı, bu kurşunların gelişini durduracaktı.

Bunu o kadar kısa bir zaman diliminde yapmıştı ki olayın başlangıcıyla bitiş anında geçen saniyelerin bile farkında değildim. Fazla soğukkanlı, fazla güçlüydü. Şu an bir saldırının ortasındaydım, korkmam gerekirdi belki fakat varlığı o kadar güven vericiydi ki hissetmem gereken korkunun zerresi bende yoktu.

Beni masanın ardında, yere yatırıp kendisi de üstüme siper aldı.

Çelik masanın bir kısmı duvarı, diğer kısmı da pencereyi kapatıyordu. Duvarı kapatan kısmın üzerine çift katmanlı koruma oluşturduğu için Alakurt beni oraya çekmişti. Elini başımın üstüne koyup başımı da sağlama aldığımda üstümüzden kurşunlar yağmaya devam etti. Hatta bir tanesi birkaç santim öteme düştü. O kurşunun yere düşünce çıkardığı ses nefesimi tutmama sebep oldu. Korkmuyordum fakat sakin de değildim.

ALACAKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin