Okan ve Tolga

948 71 10
                                    

İşe gelmiştim yine.

Artık bunalıma falan girmiştim herhalde. Ne işe gelesim vardı ne de Okan'ın fırçalarını yemeğe gücüm.

Ne diyorlardı buna? Tükenmişlik sendromu.

İki gün önce Serkan ağladığımı görmüş saat başı halimi soruyordu. Canım kardeşim benim.

Büyümüştük artık. Koca insanlar olmuştuk. Yakında askere gidecektim hatta. Askere gideceğimi öğrendiğimden miydi bu triplerim bilmiyorum. Kendimi hiç hazır hissetmiyordum.

İş sorumluluğu bile bana yeterince yorucu geliyordu zaten.

Lise de komik esprileri olan, hayat çokta sikinde olmayan biriydim ben. Şimdi...

"Tolga?"

"Efendim Okan?"

Okan içeriye girip hemen önlüğüne yönelmişti. Havalarda iyice sıcaklamıştı. "Neye dalmıştın öyle?"

"Hiç." dedim soğuk bir ses tonuyla. İki gündür tripliydim Okan'a.

"İyi hadi iş başına." dediğinde omuz silktim. Hiç umru bile değildim. Kalbim paramparça anlasana be adam.

Yerimden kalkıp Okan'ı takip etmeye başladım. "Bugün çok iş yok. Zaten hasta gibisin kaç gündür. Lastik değişimi yapıp yollayacam seni eve." dediğinde eğdiğim başımı kaldırdım. Olley be.

Eve gidip yatmayı çok istiyordum valla. Okan suratımı inceleyip "Ne o? Çok sevinmiş duruyorsun." dedi imalı imalı.

Arabanın lastiğini değiştirmek için arabayı yükselme tuşuna bastım. "Dinlenmek istiyorum ne var bunda?" dedim ters ters.

"Te Allah'ım Yarabbim."

Okan kendi kendine Allah'tan sabır dilenirken arabanın yüksekliğini ayarlayıp bijon anahtarını aldım. "Yazlık lastik mi takacağız buna?" diye sorduğumda Okan çoktan lastiği getirmişti. "Yok patlak var onu değiştireceğiz."

Ben 4 tekerlek sanarken 1 tekerlek değiştirmek mi? Daha çok olley. Eski lastiği çıkartırken Okan "Bi sorunun mu var?" diye sordu.

Bende kaç gün hiçbir şey yokmuş gibi davranacağını merak ediyordum...

"Boş konuşma diyosun, konuşmuyorum işte."

Okan "Hiç konuşma demedim ama?" dediğinde dalga geçer gibi güldüm. "Oyuncağın değilim bir böyle bir şöyle isteyemezsin." diye ağzımın içinde söylendim.

"Ne dedin duymadım." dediğinde sökümü biten lastiğe yardıma geldi. "Emriniz olur dedim."

Lastiği yere koyduktan sonra Okan ters ters gözlerime baktı. "Ne?" diye çıkıştım. "Her istediğini yapmaktan sıkıldım artık." dedim.

Diğer lastiğe yöneldiğimde Okan olduğu yerde duruyordu. "Her istediğim derken? Kölem misin lan sen? Ne bu triplerin? Adam gibi ol. Suratsız suratsız oturman sinirimi bozuyo." dediğinde başımı salladım. "Tamam sırıta sırıta iş yaparım artık. Yardım et de lastiği yerleştirelim." dedim ve gülümsedim.

Eminim yüzümde en gıcığından bir gülümseme vardı. Ohhhh!

Okan lastiği kaldırıp yerleştirmeme yardım edip kenara çekildi. Bijon anahtarıyla bijonları sıkarken Okan homurdanıyordu. 

"Bak, eğer bir sorun varsa böyle çözmeyelim. İnsan gibi konuşalım halledelim." dediğinde gözümü devirdim. Şimdi geldi aklına insanlık!

"Sorun morun yok. Sen hakaretlerine, eziklemelerine devam edebilirsin." dediğimde Okan güldü. "Anlaşıldı. Öğrenemedin mi hala benim işteki tavrımı? Agresif oluyorum."

Sen hep agresifsin.

"Bana öyle gelmiyor ama. Sürekli azarlıyorsun beni. Kalbim kırılıyor. Kalsiz değilim ben."

Okan bijon anahtarını elimden alıp son bijonu sıkıp kenara koydu. "Bak bana." dediğinde ona doğru döndüm. "Kırıldın mı sen?" dediğinde gözlerim doldu yine. Konuşmak yerine sadece başımı salladım.

Eliyle saçlarımı karıştırıp gözlerini, dolu dolu gözlerimden kaçırdı. "Tamam kusura bakma. Karşımda ağlama sakın." diyip bijon anahtarını aldı ve yerine koymaya gitti.

"Kırılınca ağlıyorum ben napayım?" dedim. Gözümden akan yaşı sildim. "Tamam daha dikkatli olacam. Hadi şimdi evine git dinlen. İzinlisin bugün."

Tulumumu çıkartırken gözleri üzerimdeydi hissediyordum. Sakin sakin üzerimi düzeltip Okan'a döndüm.

"Görüşürüz o zaman." dediğimde yüzüme sakin sakim bakıyordu. Kaşları çatık değil, homurdanmıyor ya da kızmıyordu. Çok şükür...

"Bana bozulma. Sandığından daha değerlisin Tolga."

KEKO BEY -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin