¹⁵

93 21 2
                                    

yeonjun
soob
naber

soobin
niye yan odadayken
mesaj atıyorsun

yeonjun
YAN ODADA DEĞİLİM Kİ
ANNEM İZİN VERMİYOR
AMA CANIM SIKILDI BURADA

soobin
napıyorsunuz orda
daha doğrusu
nerdesiniz ya siz

yeonjun
annem yaban mersini topluyor bahçede
bende sepet tutmakla yükümlüyüm
sepeti yere koysa ölecek çünkü

soobin
dur yanınıza geliyorum

yeonjun
gel biraz da sen sepet tut

soobin
DJKSSJDH
geliyorum geliyorum

≈≈≈≈≈

"Soobin! Kurtar beni!"

Yeonjun'un sözü biter bitmez annesi alnına vurdu.

"Sanki zorla tutuyoruz."

"Anne teknik olarak bir saattir gidebilir miyim diye yalvarıyorum ve sen zorla tutuyorsun."

Gülerek Yeonjun'un elinden sepeti alıp kaşlarımla çekilmesini söyledim.

"Sen yorulmasaydın Soobin ya."

"Yok Miyung teyze Yeonjun biraz daha isyan ederse iyi şeyler olmayacak. Ben de yardım edeyim hem."

"Peki madem. Yeonjun anca isyan etsin zaten."

"Ya anne ben burda napıyordum bir kaç saniye öncesine kadar?"

"İsyan ediyordun?"

Yeonjun gözlerini devirdiğinde omzuna vurdum.

"Boş ver hayatım boş ver."

Soobin hayatım ne Soobin...

"Nasıl boş vereyim hayatım ya. Görmüyor musun emeklerim hep boş."

Bir de karşılık veriyor ağlayacağım. Of bu çocuk...

"Tamam yeter bu kadar. Hadi gidip birşeyler yapalım."

"Gördün mü Yeonjun biraz daha sabretsen bitecekmiş."

Gözlerini kapatıp saçlarını geriye attı ve sabır diledi. Annesi elinde sepetle önden ilerlerken bizde arkasından ilerliyorduk.

"Soobin?"

"Hm?"

"Biraz gezelim mi?"

"Gezelim de neden?"

"Annemin işlerinden kurtulmak için bahane çaktırma. Sen sorarsan izin verir. Biraz dolaşıp geliriz hem hm? İyi olmaz mı?"

Kapıdan kafamı uzatıp Miyung teyzeye bakındım.

"Miyung teyze biz biraz gezebilir miyiz buralarda?! Canım sıkıldı evde otur otur."

Miyung teyze kafasını mutfak kapısından uzattı.

"Gidin tabii oğlum. Çok geç kalmayın ama. Telefonlarımı da açın."

"Tamam~!"

Kapıyı kapattığım anda Yeonjun boynuma atladı.

"Oh, kurtardın beni!"

"Sende beni kurtarmıştın. Onlara say."

Dışarı çıkarken "nereye gidecegiz Yeon?" diye sordum.

"Nereye gitmek istersin?"

"Ben buraları bilmiyorum ki."

"Buralar da olmak zorunda değil."

"Çok uzağa gitmeyelim. Şuralarda bir park vardı. Orada ağacın altında otururuz. Nasıl olur?"

"Nasıl istersen."

Yol boyunca hiç konuşmadık. Parka geldiğimizde altı sonbahar yaprakları ile dolu olan bir ağacın altında oturduk. O ayaklarını bağdaş yapıp oturunca bende ona dönüp ayaklarımı kendime çekip elimle sardım.

"Ee ne yapacağız burada?"

"Soobin... İlk başta annem seni eve davet etti, sonra bizim evde kaldın, bir gece de bütün hayatını öğrendim resmen ve şimdi iki gündür evimde kalıyorsun ama ben seni adam gibi tanımıyorum bile. Bence bunu konuşabilir. Nasıl fikir?"

"Tamam iyi fikir. Ne öğrenmek istiyorsan onu sor."

"Pekâlâ. İlk başta biraz anlat ben sonra soracak birşeyler bulurum."

"Tamam. İsmim Choi Soobin. 17 yaşındayım. Yay burcuyum. En sevdiğim renk mavi ya da... sarı da olabilir. Badem sütüne bayılırım. Yemek seçmem ama tteokbokki'ye bayılırım. Bir de bangsu severim. Ha bir de gamzem var!" dedim sırıtıp yanağımı gösterirken.

Yeonjun hafiften vücudunu yerden kaldırıp dilediğinde başta kıyafetini düzelteceğini sandım ama o aksine elimi üzerine koyduğum gamzemin üzerine geldi ve elimi yanağımdan ayırdı. Ne olduğunu kavrayamadan sıcak dudaklarını yüzümdeki çukurda hissettiğimde kalbim bir saniyeliğine kan pompalamayı durdurdu.

Geri çekildiğinde yüzümü ona dönemedim. Çünkü yüzüm kızarmaktan bir eviye daha yukarı çıkıp morarmıştı.

"Öpmesem ayıp olurdu."

Görmesem de üzündeki aptal gülümsemesinin farkındaydım. Elini çeneme koyup ona çevirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Choi... Dudaklarını da öpebilir miyim? Ama bu sefer uyuma numarası yaparken değil."

×××××

omg 😳

arabella || yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin