²

244 34 5
                                    

Bu sabah bir kaç dakika daha erken kalkmıştım. Her gün giydiğim sweat'im ve eşofmanımla Jay'in attığı konumdaki evin kapısının önünde duruyordum. Eğer hâlâ bu evdelerse bu saatlerde evden çıkması gerekirdi.

Bir kaç dakika bekledikten sonra bahçe kapısının aralanmasıyla kıyafetlerimi çekiştirip boğazımı temizledim. Yeonjun elinde sigarası öbür elinde annesinin zorla eline tutuşturmuş olduğu belli olan poğaçaları ile kapıyı çekip karşısında beni görünce sendeledi.

"Oh, Soobin... Korkuttun beni."

Sigarasını omuz çantasının herhangibir cevine atıp elindeki iki poğaçadan birini bana uzattı.

"Yer misin? Annem 10 tane yedirme maratonundaymış gibi davranıyor da."

Kibarca bana uzanan elleri ve bana bakan gözleriyle kendime geldim. Saçlarımı karıştırıp kafamı salladım.

"Hayır teşekkür ederim. Annen söylediyse yemelisin."

Yeonjun'un arkasından bahçe kapısı hızlıca açılmıştı. Karşımda şirin, güler yüzlü, orta yaşlarındaki bir kadın duruyordu.

"Bak gördün mü? Çocuk çok hakl- Bir saniye Beomgyu değil bu? Yeni arkadaşın mı?"

Yeonjun gözlerini utanmışcasına kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı ve arkasına döndü.

"Anne... Soobin o. Yeni arkadaşım değil. Sadece konuşmuyorduk uzun süredir."

"Heh anladım. Çok haklı çocuk bak! Çok sevdim seni Soobin bekle!"

Elinden geldiğince hızlı yürüyerek içeri girdi. Geri döndüğünde elinde iki tane poğaça vardı. Bana doğru gelerek elini elimin üzerine koydu.

"Al bakalım!"

Geri çekildiğinde her ne kadar yemek yiyemeyecek durumda olsam da eğilip teşekkür ettim.

"Rica ederim oğlum! Hadi iyi dersler! Soobin'i buraya getir bir gün birşeyler yaparım size"

"Peki anne."

Yeonjun da dönüp annesini selamladıktan sonra yanıma geçti. Çok gergindim. Liseye ilk başladığım zaman Yeonjun o kadar çok ilgimi çekiyordu ki gay olduğumu düşünmeden edemiyordum. Ama artık öyle değildi. Eskidendi. Yine de o günleri hatırlayarak ona baktığımda hâlâ fazlasıyla çekici olduğu şüphesiz bir gerçekti.

"Yeonjun."

"Soobin."

Aynı anda konuştuğumuz için ikimiz de bir anlığına duraksadık. Elimi önüne uzatıp sen söyle der gibi yaptım.

"Önce sen söyle benimki o kadar da önemli değil zaten."

"Tamam önce sen söyle benimki çok uzun sürecek çünkü."

Yeonjun kafasını ısırmak üzere olduğu poğaçadan kaldırıp turuncu saçlarını geriye attı.

"Yani biraz tuhaf ve biraz fazla yanlış anlaşılmaya açık bir soru olacak ama neden buradasın? Yani çok sıkı fıkı bir arkadaşlığımız da yok. Beomgyu ve Kai bile sabahları evimin önüne çok nadir gelir ondan soruyorum yani. Lütfen yanlış anlama. Rahatsız olduğudan değil de tuhaf işte."

Yanlışlıkla ağzımdaki poğaça ile sesli gülmeye çalışınca ölümden son anda kurtulmuş gibi derin bir nefes aldım ve hayvan gibi gülmek yerine kıkırdadım.

"Çok şirinsin." dedim ağzım doluyken.

Söylediğim şeyin farkına vararak poğaçayı şu an boğazımda kalmasını diler gibi sertçe yuttum.

"Yani şey kendini bu kadar açıklaman çok şirin."

Yeonjun az önceki sorgular bakışını bi kenara bırakıp gülümsedi.

"Pekâlâ o zaman bende sana neden burada olduğumu açıklayacaktım. Bizim Taehyun'u biliyorsundur öyle değil mi?"

"Beomgyu'ya deli gibi takık olan çocuk değil mi?"

"Ve Beomgyu'nun bir türlü farkedemediği o çocuk evet. İşte o bana bişey söyledi ona da Beomgyu söylemiş."

Derin bir nefes alıp olduğum yerde kalıp ona döndüm. Oda benimle aynı şeyi yapmıştı.

"Biz eskiden sevgiliymişiz."

"Kim?"

"Biz işte sen ve ben."

"Beomgyu mu söyledi bunu? Benim neden haberim yok?"

"Evet Beomgyu Taehyun'a söylemiş. Hatta dur mesajı açayım."

Telefonumu çıkarıp o mesaja kaldırdım. Yeonjun'un okuduğundan emin olduktan sonra telefonu kitleyip cebime attım. Kafasını geriye atıp tüm oksijeni bitirecek gibi derin bir nefes aldı.

"Soobin... Bahsettiğim Soobin sen değildin ki. Ah, tanrım Beomgyu beni çıldırtacak!"

Anlamamış gibi kaşlarımı çattım.

"Ya işte yani bahsettiğim Soobin Choi Soobin değil Song Soobin.

Annemden çıktığımda bile bu kadar rahatlamamıştım.

Yüzümü elimle kapatıp istemsizce diz çöktüm.

"Oh, Yeonjun ne kadar rahatladığımı bilemezsin!"

Oda benim gibi eğilirken bir yandan saçlarımı karıştıyordu.

"Neden korktun bu kadar? Benimle çıkmış olmaktan mı?"

"Hayır, bunu ayık kafayla yapmamış olmaktan korktum."

Sırıtıp ayağa kalktı ve elini bana uzattı.

"Geç kalacağız."

Elini tutup kalktım. Okula varana kadar annesinden ve hayatımıdan bahsetmiştik.

Okula vardığımızda bana gülümseyerek el salladıktan sonra hayatını cehennem edecekmiş gibi Beomgyu'nun üstüne atlamıştı.

Lanet olsun ki 4 yıldır hâlâ her konuda ilgi alanımdan çıkmıyordu.

×××××

iki bölüm birden atayım içimden geldi kendinize süper bakın aşklarım

arabella || yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin