Hayatın Rolü - 2

6.7K 690 135
                                    


Eva.

Oturduğum sandalyede arkama yaslanırken babam yanıma oturmuş, kolunu omzuma atmıştı. Bunu yapma sebebin gerçek ailem olabilecek insanlara göz dağı vermesi olduğu için sinirlerim iyice artmıştı.

Her an bana yakın olup benim onları seçmeyeceğimi göstermek istiyordu. Ama Loris'in dediği gibiyse gerçekten beni ölen kızlarının yerine koymak için gerçek ailemden aldılarsa onları mahvederdim.

Eva Görgü olduğumu zannedebilirlerdi, ne de olsa yeri gelince onları gerçek Eva'yı gösterirdim.

"Sen iyi misin?" Diyen kişi Rosanna'ydı. Gözleri kızarmıştı, ayrıca Türkçede zorlandığı için benimle konuşmaktan çekiniyordu. Bazen ağzını açıp konuşmak istese de bunu yapamadan annem benimle konuşuyordu.

Kendimi bu şekilde iğrenç hissediyordum. Başım ağrıyordu, sürekli aklım dağılıyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum, konuşmak istesem de kelimeler birbiriyle uyumlu olmuyordu.

"İyiyim. Bir de.." diyerek suyumdan bir yudum aldım. "Kendinizi türkçe konuşmak için zorlamaya italyanca'yı biliyorum, severimde." Dediğimde gözlerinin parladığını gördüm.

Eğer İtalyanca konuşursa kendimi kötü hissederim diye korkuyordu ana dilimin türkçe olduğunu gördüğü için bana uyum sağlıyordu. Ya da sağlamaya çalışıyordu.

"Ha ragione, mamma, in fondo anche in Italia te la cavi così." ("O haklı anne ne de olsa İtalya'da da böyle anlaşacaksınız.") Diyen Luca ile duraksadım. Molinari olduğumdan o kadar emin konuşuyorlardı ki geriliyordum.

En azından bana yardımcı olup sakin sakin bu konulara geçseler, anlayacaksın. Fakat her seferinde bunu yapmışlardı. Bacaklarım da yeniden bir titreme oluşurken, gözlerim kızarmaya başladı.

Bu kızarıklık Rosanna ile benzerdi ve bu bile beni korkutmuştu. Karşımdaki insanların rahat olması kötü hissetmeme neden oluyordu, reşit olmama az kalmıştı. On sekiz yıl onlar için bu kadar kolay mıydı?

"Qual è il tuo problema? Sei arrivato all'improvviso, ho imparato tutto all'improvviso e mi prendi in giro come se fosse facile. E non devo venire con te. Ho meno di 3 settimane prima di diventare maggiorenne ." ("Derdiniz ne sizin? aniden geldiniz her şeyi aniden öğrendim ve sanki bu durum kolaymış gibi benimle dalga geçiyorsunuz. ve sizinle gelmek zorunda falan da değilim. reşit olmama 3 haftadan az bir süre var." ) Durmadan konuştuktan sonra sinirle arkama yaslandım. Göğsüm inip kalkarken bedenim bunalıyordu. Geldiklerinden beri tek yaptıkları buydu, beni götüreceklerini söylemek.

Rosanna telaşlı gözlerle bana bakarken, oturduğum masada kimsenin konuşmasına izin vermeden ayağa kalktım. Adımlarımı dışarı atacakken, magazine yakalanma korkusu ile terasa adımladım. Çıktığım gibi sert bir rüzgar saçlarıma vurdu. Bu hissi sevdiğim için rahat bir nefes verdim. Bacaklarımın titremesi dururken, gözlerimi yumdum.

Bir kaç kişi vardı ve onlarında ara sıra bana baktığını hissetmiştim. Tanınmak istemedim ilk defa. Bir süre öyle kalırken yanımda hissettiğim kişi ile gözlerimi açtım.
Kafamı benden fazlasıyla uzun olan Loris Molinari'ye çevirirken, dudaklarımı ısırdım istemsizce.

"Verrai con noi" ("Bizimle geleceksin,") dediğinde öfkeyle soludum. Bu muydu yani? Konuşmak için ağzımı açacakken beni susturdu.

"Non pensavamo che fosse difficile per te, perché anche quando siamo venuti qui, il nostro unico pensiero era portarti con noi. Immagino che avessi ragione su quello che hai appena detto." ("Senin için zor olduğunu düşünmedik, çünkü buraya gelirken bile tek düşüncemiz seni yanımıza almaktı. Az önce dediklerinde galiba haklıydın." ) dediğinde tek kaşımı havaya kaldırdım.

HAYATIN ROLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin