4.Bölüm- Hayal mi Gerçek mi?

166 20 50
                                    

Herkese iyi bayramlar :)

Bölüm sonuna Mizgin ve Hezalden bir fotoğraf bıraktım :) Hezal için diğer kitaplarım kadar heyecanlıyım dolayısıyla kalemimin sizler tarafından beğenilip beğenilmediğini bilmeye ihtiyacım var zira burada en büyük motivasyonun bunca yılın ardından buralara döndüğümde okur yorumu olduğunu hatırladım.

Şimdilik bölüm yazmamın en büyük sebebi kitaplarımın önemli kategorilerde en ön sıralarda yer aldığını görmek. Sizler de yorumlarınızı eksik etmezseniz daha sık aralıklarla bölüm yayımlamam için başka bir sebep daha elde etmiş olacağım.

Beğeniyorsanız yorumlarınızı bekliyorum işin özeti :)

Mesela fikrinizi merak ettiğim çok önemli bir husus var , bu bölüm hakim bakış açısı ile değil karakterlerimizden Mizgin'in ağzından yazdım.

Böyle mi devam edelim yoksa önceki bölümler gibi hakim bakış açısına geri mi dönelim fikrinizi paylaşırsanız sevinirim :)

Bölüm Şarkısı : Mabel Matiz- Ahu ( Live)

***

Mayıs ayının sıcağını bilen bilir. Bahar mevsiminin yerini yavaş yavaş yaz aylarına bırakacak olmasından mıdır artık Mayıs ayı aslında sıcağıyla yaz aylarının hiçbirini aratmaz. Hele de bu topraklardaysanız, Diyarbakır' da... Takvim yapraklarına bakıldığında bir iki hafta içinde resmen yaz aylarına giriş yapılacaktı, lakin şimdinin sıcağı böyleyse yazın nasıl olurdu Allah bilir.

Sıcak hava bir türlü bedenimin uykuya teslim olmasına müsaade etmiyordu, oysa gözlerimden uyku akıyordu. Arkadaşlarla çaldığımız felekten bir gece yüzünden midir yoksa bugün ayrıca bir sıcak mı hava bilinmez ama duvarlar üstüme üstüme geliyordu.

Hepten çakırkeyf olduğum için anamın gazabına yakalanırım korkusundan duş da alamamıştım. Halbuki buz gibi su tüm hararetimi alır, kolayca uyumamı sağlardı.

-'bu hafta ülkeye nereden çöl tozu gelecek Allah bilir?'

Her hafta birini uğurlayıp diğerini karşılıyorduk anasını satayım. Bir hafta Kuzey Afrika çöl tozu, öteki hafta Suriye çöl tozu...

Kapalı olan gözlerimi aralayıp duvarla bakışırken aklımdan kırk şey geçiyordu bile. Sabah yine bir sürü iş beni bekliyordu. Köylüsü, tarlası, imzası, toplantısı, zımbırtısı...

Oysa ben bu işlerin adamı değildim ki feneri nerede söndüreceği belli olmayan boş gezenin boş kalfası olmaktan gayet mutluydum bir zamanlar.

Evet, kariyer hedefim tam olarak öyle kalmaktı n'olmuş?

Üniversite yıllarımı bu yüzden çok özlüyordum. Hesapsızca yaşayıp hiçbir ağır yükün sorumluluğunu taşımadığım o zamanlar.

Ah ulan nerede akşam orda sabah!

Ne zaman amcam ardında bir ağa namzeti bırakmadan göçüp gitmişti bu diyardan, anam da kocaman adam olmama bakmadan kulağımdan tutup oturtmuştu önce babamın sonra da amcamın sonunu hızlandıran o koltuğa...

Yıllar evvel amcamdan önce koltuğun sahibi babam öldüğünde yaşım küçük olmasına rağmen benim oturmam bana dayatıldığında amcam arkamda durmuş ve kendi benim yapmam gerekenleri üstlenmişti.

Ne var ki bu düzen hep böyle gidecek değildi ve gitmedi de. Hep kaçtığım o sorumluluklar zamanı geldi ve beni buldu.

Ben de kendimi Mizgin Ağa olarak buldum...

Bu yüzden nasıl ki ben anamın, tüm aşiretin benden beklediğini yerine getiriyorsam onlar da benim akşam yaşadığım hayata karışamazlardı. Zaten kötü bir şey de yaptığım yoktu sabahlar olmayacakmış gibi içip boş muhabbet yapmaktan başka.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HEZALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin