2

5.1K 93 41
                                    

Kapıdan bakan sarışın kız, kazıkta debelenen de ben olabilirdim. Şansına hayatta kalmıştım ama o şans bende ne kadar kalırdı onu bilmiyordum. Kız önümde çırpınıyordu. Çırpınırken kazık bedenine daha çok giriyor ve bedenini delik deşik ediyordu. Burnuma iğrenç bir demir kokusu geldi. Villian kızın bağırsağının gözüken kısmından çekince kız şok geçirip bilincini kaybetti. Bağırsaktan yere dışkıya yakın bir sıvı akıyordu. Tekrar öğürdüm ama sadece safra çıktı içimden. Zaten başka bir şey de kalmamıştı

"B-belki de kurtuldu..." kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Kemik kırılma sesini duyunca korkudan çığlık attım. Gözlerimdeki yaşlardan etrafı göremiyordum ama bedenimdeki adrenalin çoktan bacaklarımı harekete geçirmişti. Merdivenden inerken basamağı göremeyip yuvarlandım.

Yere ulaştığımda etrafımda toplandılar.

Lider sordu. "Neden çığlık attın?" Şoktan titriyordum. Kimsenin yaşamaması ve şahit olmaması gereken bir şey görmüştüm. O an bedenimde değil gibiydim. Tek gördüğüm göğüs kafesini delip geçen bir kazık ve çırpınmaya çalışan beyaz, çelimsiz bir bedendi. Gözlerinden yaşlar akıyor ama sesini bile çıkartamıyordu. Sadece iniltisini duymuştum.

Lider su şişesini başıma dökünce az da olsa kendime geldim. Beni kaldırıp koltuğa oturttular. Hepsi bana acır gibi bakıyorlardı ama farkında olmadıkları bir şey vardı: En acınası durumda olan kendileriydi.

Nefesim az buçuk düzene girince ağzımı açtım. "O-onu öldürdü."

Birbirlerine baktılar. Kalan tek kızın yüzü düşmüştü. Hem arkadaşını kaybetmişti hem de yaşama umudunu.

Sonra bakışları bana döndü, gözleri nefret, kıskançlık ve kin doluydu. Arkadaşının ölümünden beni sorumlu tuttuğu belliydi.

Dayanamayıp bağırdı. "Sen gitseydin gene ne olurdu? Yapmadığın şey miydi? Değdi mi Allah aşkına!"

Lider kızın omuzlarından tuttu. "Kimse bilemezdi ve illaki deneyecektik zaten. Arkadaşın yerine sen de ölebilirdin. Şu an sevinmelisin. Senin yerine gitti aynı zamanda."

Neden bana yardımcı olduğunu anlayamamıştım ama bir şey demedim.

"Teşekkür ederim..." İç çekti.

"Açıkçası rezalet gözüküyorsun." Crobumdaki kusmuğu görünce yüzünü buruşturdu. Üstündeki tişörtü çıkartıp bana uzattı ve etrafına döndü. "Arkanıza dönün de üstünü değişsin." Herkes arkasını döndü. Ben de crobu çıkartıp tişörtü giydim. Tişört biraz kokuyordu ama kusmuktan kesinlikle daha iyiydi.

"Tamam giydim." Tekrar döndüler. Lider gülümsedi. "Sana yakıştı ama altında hiçbir şey yokmuş gibi duruyor." Tişört uzun ama şort çok kısaydı. Normaldi.

Tişörte göz gezdirdiğimde üstünde bir arma olduğunu fark ettim. Bu daha önce yoktu. Etrafıma bakınca aynı armanın onların tişörtlerine de geldiğini gördüm.

"Tişörtlerinizi ne zaman değiştirdiniz?"

Birbirlerine baktılar. Ben de devam ettim. "Amblem yoktu öncekinde."

Lider cevap verdi. "Hep vardı." Kaşlarımı çattım. Emindim olmadığına.

Yalan söyleyip söylemediğini anlamak için ifadesini izledim. Yalan söylüyor gibi davranmıyordu. O sırada ister istemez gözüm bedenine kaydı. Üstü çıplak kalmıştı. Atletik bir yapıya sahipti. Gerçi buradaki herkes gayet atletik duruyordu.

"Bakıyorum görüntü hoşuna gitti." Pazularını sıkıp poz verdi. Göz devirdim.

"Tamam tamam otur hadi." Dişisine poz yapan muhabbet kuşu seni.

KORKU OYUNUNDA MAHSUR KALDIM! |+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin