3

2.4K 65 72
                                    

Bilincim yerine geldiğinde yatakta uzandığımı fark ettim. Oda sessizdi,sadece duvar saatinin tik-tak sesi geliyordu. Normalde villian yürüdüğünde ses çıkardı. Duymak da zor değildi. Dikkatlice dinlerseniz şatonun her yerinden duyabiliyordunuz ama şu an hiç ses yoktu. Neredeydi bu şerefsiz?

Ayağa kalkabilecek durumda değildim. Zar zor oturur pozisyona geldim. Komodinde yine leş gibi duran bir yulaf lapası vardı. Gebersem daha mı iyiydi acaba?

Her şey o kadar boktandı ki. Ev,insanlar,canavar ve yemekler. Acaba gebermiş ve cehenneme mi gelmiştim? Geçmiş anılarım da yoktu.

Yulafı elime aldığımda tuhaf bir şey fark ettim. Üzerinde beyaz toz gibi bir şey vardı. Parmağımla tozu alıp yaladım. İlaçtı resmen. Çok acıydı. Tükürüverdim ve yulafı kenara koydum. Gebersem de yemeyecektim şu şeyi. Oturur vaziyetteyken villian içeri girdi. Odaya kurumuş kan kokusu yayılmıştı girmesiyle. Duş alsa bile gitmiyordu bu koku. Derisine öyle bir sinmişti ki kurtulamıyordu. Onu görünce ne yapacağımı şaşırdım ve öylece bakakaldım. O da bir süre ruh halimi çözmeye çalışır gibi bana baktı. Sonra gelip yanıma oturdu.

"Krem getirdim. Arkanı dön." Bıkkın bir ruh halinde olduğu belliydi.

Zar zor döndüm ama damganın olduğu kısım yatağa değdiği an acıdan inleyiverdim.

"Çok mu acıyor?" Yok kanka ya niye acısın ki saçmalama lütfen.

Karşımdaki canavarın suyuna gitmem gerektiğini biliyordum. Zaten yeterince sinirlendirmiş ve karşılığını fiziksel olarak ödemiştim.

"Hayır. İyiyim." Tişörtümü enseme kadar sıyırdı ve kremi sürmeye başladı. O an fark ettim sırtımdaki derinin tamamen yüzüldüğünü.

Kremin geçtiği yerler soğuyordu ve rahatlamış hissettiriyordu. İstemsizce gülümsedim.

"Bu şatoda cilt kremi olmasını beklemiyordum." Güldü.

"Aslında vardı ama tarihi geçmişti. Pek lazım olmuyor."

Başımı ona çevirdim. Her gördüğümde ürktüğüm bedene normal şekilde bakmaya çalıştım. Kırmızı gözler,gri beden ve beyaz saçlar işime pek yardımcı olmuyordu.

"Tarihi geçmişse kötü yapmasın?"

"Gidip yenisini aldım merak etme." Bu tiple mi? Kimse tuhaf bulmadı mı yani?

Kes sesini. Ona soru sorma.

"Teşekkür ederim. Uğraşına değmem." Kıkırdadı. Aslında kıkırdaması bile ürkütücüydü.

"Evet haklısın,değmezsin."

"Adın ne?" Şaşırdı.

"Neden soruyorsun?" Gülümsedim.

"İsminle seslenmek istiyorum."

"Salvatore." Kahkaha attım.

Kaşlarını çattı. "Neye gülüyorsun?"

Salvatore kurtarıcı demekti.

"Hiç... sadece tahmin etmezdim."

Bakışları komodindeki yulafa gitti.

"Neden yemedin?"

"Tadı çok kötüydü."

"Bu bir sebep mi?"

Aklıma sarışın kızın kazıkta çırpınışı geldi.

"Hayır değil."

"Bana zorluk çıkarma. Zaten sınırımdayım."

KORKU OYUNUNDA MAHSUR KALDIM! |+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin