"Evlenince çocuklarımız da olur değil mi?" Dediğinde donuk bir şekilde ona baktım. Onun dışında her yer bulanıktı. Bu bakışlarımdan rahatsız olmuş gibi "Neden öyle bakıyorsun?" Diye dudaklarını oynatınca cevap vermek için agizimi açtım. "Ta-tabii" dedim. İlk defa bir şeyleri kekeleyecek kadar şaşırmıştım. Aslında o kadar da büyük bir soru değildi. Sonuçta evlenince neden çocuklarımız olmasın? Kahretsin, düşüncesi bile çok garipti.
"Ee kalkalim o zaman, daha davetiyeleri hazırlayacağız." Dedi. Doğru daha davetiyeler, düğün hazırlıkları bilmem ne derken bugün çok yorulacaktik. "Doğru," diyerek onun arkasından ben de kalktım. Kıyafetlerini alıp banyoya gittiğini gördüm ve ben de kapıyı kapatıp giyinmeye başladım. Bir elbise seçtim. Elbise kırmızı, diz kapaklarının sonuna kadar gelen kemerli bir elbiseydi. İlk kez kendimi bu kadar beğenmiştim. Bu elbis beni çok güzel gostermisti. Son olarak saçlarıma iki yandan örgüler örerek işimi bitirdim. Aklıma gelenlerle dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Şaka gibiydi. Bugün evlenecektik.
Mun tekrar içeri girince komodunin cekmecesinden bir kitap çıkardı. "Seç bakalım küçük kadın, hangi davetiye modeli?" Deyince kitaba bakmaya başladım. Mavi bir davetiye çarptı gözüme. Çok şık görünüyordu. Diğeri ise pembeydi. Maviyle aynı modeldi ama rengi farklıydı. Bebek mavisini daha çok beğendiğim için, "Mavi olan olsun." Dedim. "Bence de" dedi ve tekrar kitabı cekmeceye koydu. "Haydi, sen mutfaga ben de düğüne geleceklerin adını yazıp modeli göndereyim ki hazır olsun artık." Dedi. Başıma onaylayarak mutfağa gideceğim sırada, "dur. O kadar kolay değil, karım olacaksın alış artık." Diyerek dudakları dudaklarimi öptü. Aynı anda karşılık vererek ben de onu öpüp tebessüm ettim. Ve artık mutfağa doğru yol aldım.
Bir sucuklu yumurta ve yanına da sabah olduğu için ağır olmayan tuzlu bir ayran yapacaktım. Yumurtaları tavanın içine kırdıktan sonra sucuklarıda koydum. Ve ayranı hazırlamaya başladım. Mun yatak odasından bana seslendi. "Ben pastayı almaya gidiyorum hazırmış." Dedi. Daha yemeğini bile yememisti. Yumurta soguyacakti. "Yemek yemedim hicbir yere gideme-" diye sözüm yarım kalınca Mun'un çoktan gittigini anladım. Beni delirtiyordu.
Kimse gelmeyince ben de balkonda yemeğimi tek başıma yedim. Birden kapı çalınca somurtarak kapının önünde durdum. Kapıyı açtım ve Mun sonunda gelmişti. Gözüm elindeki büyük pakete takıldı. Diğer elinde de pasta olmalıydı. Paket olan elini göstererek "bu ne?" Diye sordum. Kıkırdadı. Daha da merak ettim. "Mun bu ne dedim." Dedim tekrar. İçeri geçti ve kapıyı kapattı. Hala gülüyordu ve lanet olası gülüşü çok güzeldi. Ben de güldüm. Ve sonunda cevap verdi. "Ac bakalım." Çok açıklayıcı bir cevap. Elinden kaptım ve yere eğilip açmaya başladım. İki pakete sarılan elbiseyi çıkardım. Buna elbise demek bir hakaretti çünkü bu bir gelinlikti. Ne yani bizim dugunumuzde gelinliğimi o mu bana almıştı? Doğru ya gelinlik alınması gerekliydi. O da unutsaydi milletin karşısına elbiseyle çıkacaktım. Gelinliği kaldırdım. Bu... Bu hayallerimindekinin de üstündeydi. Omuzları çıplaktı ve elbise yere hafifçe değiyordu. Bembeyaz sade ama bir o kadar da zarifti. Çok güzeldi.
Teşekkür etmek mi? Hayır, daha yaratıcı fikirlerin vardı ama yapmak istemedim. Onun yerine ellerimi boynuna doladım. Bedenini kendime çekince bir adım düşecek gibi oldu ama bana tutunmak için elleri havada kalınca sarılmayı denedi. Kafamı kendi omzuna çekti ve hafifçe öptü. Ah, bu duygu çok güzeldi. "Rica ederim," dedi teşekkürü mu anlamış gibi.
Ellerinden tuttum ve onu da balkona getirdim. "Ye artık şunları." Dedim. Oturdu ve yemeye başladı. Ben de gelinliğimi aşmaya gittim. Aştıktan sonra geri gelip "Pasta nerede? Nasıl güzel mi?" Diye sorduk heyecanli bir sesle. "senin kadar güzel." Dediğinde gülümsedim ve pastaya bakmak için mutfağa girdim. Paketi yavaşça sıyırarak açtım. Vay canına! Şeker hamurundan bizim figurlerimiz yapılıp pastaya yapıştırılmışti. Pasta da bembeyazdı ve çok zarifti. Balkona tekrar dalarak, "O zaman davetiyeler tamam sadece onları almak kaldı, kıyafetler tamam, pasta tamam, aksesuarlar tamam, düğün yeri de deniz kenarıydi çok güzel!" Dedim. Yemeğini bitirmiş olmalıydı ki bana doğru gelerek üzerime eğildi "şu gelinliği giysene bakalım nasıl olacak?" Dedi boynumu operek. Ondan biraz uzaklaşarak yüzüne baktım. "Hayır ya düğünde göreceksin." Dedim. Göz kaydırarak tekrar mutfağa girdi. "Neyse ben banyoya giriyorum," dedi ve banyoya doğru gitti. Benim de banyoya girmem gerekiyordu. Geceye tertemiz girmek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dealing With Love // THE UNCANNY COUNTER
RomanceHelloooo bu benin ilk ficimm. Bu fici bir pova yazıyorum. bu hikayede do hana ve so mun aşkına yer verecegim. Hafta sonu daha çok bölüm atacağım. Toplam 10 bölüm olacak.