3. BÖLÜM: TEPKİ

24 3 1
                                    

Lütfen buraya okumaya başladığınız saati yazın.🎀

🎀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

................

Uzun ve ebedi bir sessizlik. Ruhumun bedenimden ayrıldığ, zamanın geçmek bilmediği ve belki de durduğu, kimsesizliğin yüzüme ağır bir tokat misali çarptığı an...

Kalbimin ortasındaki koca bir yumru.Ellerimin, bacaklarımın hatta tüm vücudumun tutmaması. Koca koca boşluklar yaratan sözler. Geri gelmeyeceğini bildiğin halde beklediğin biri.
........
Gözlerimi bi'hastane odasında açtım. Yanımda kimse yoktu. İçerde kocaman bir sessezlik hakimiyetini sürdürürken, yanlızlığın acımasız kollarında, hüznün keskin pençesin de yaşam savaşı veriyordum. Yaşadıklarımı idrak edemeyen beynim aklıma geçmişten anıları sokarak zaman algımı kaybetmeme neden oluyordu.

Küçüklüğümden bu yana belleğime kazınan ne varsa iyisiyle kötüsüyle bir bir aklımda sahne alıyordu. Kalbim ve beynim soğuk bir savaş içerisindeydi. Bitmek bilmeyen savaşta en çok kalbimin kazanmasını istiyordum. Gerçeklerle yüzleşecek takati kendimde bulamıyordum çünkü. Eğer bu savaşta galip gelen beynim olursa: annemin öldüğünü kabullenmem ve gerçekliğe dönmeme gerekirdi. Fakat bu savaşta galip gelen kalbim olursa: şu an zihnimde canlanan anılarla ebedi bir yolculuğa çıkar ve orada kalırdım.

Daha bu sabaha kadar şımarık bir kız çocuğu rolündeyken şu an da hayatın gerçekleriyle yüzleşmiş genç bir kadındım. Bir gün içerisinde olabilecek olan en kötü senaryoları yaşamış, bu dünyada kalple değil mantıkla hareket edileceğini öğrenmiştim.
.....
Uzun süre sonra,
Fark ettiğim gerçekle savaşta galip gelen taraf beynim oldu. Kazanan taraf kaybedenin üzerini kan kırmızısı bir kalemle çizerken acımasızlığını belli ediyordu.

Önce yattığım yerden doğruldum sonra ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtıp indim. Yatmaktan uyuşan ayaklarım biranda üstüne basmamla sızladı. Ellerimle bacaklarımı ovaladım ve uyuşukluğun biraz da olsa geçmesini sağladım.

Yürüyebileceğimden emin olunca ufak adımlarla hastane odasından çıktım. Kolidorda yavaş yavaş ilerledim. Tanıdık bi sima aradı gözlerim. Yalnızlığımı alacak bi sima. Bulamadım. Buldurmadı hayat. Sanki yanlız kalmam için elinden geleni yaptı. Umutsuzluk içime yeni ekildiği halde hemen yeşerdi orada.

Bir sürü koridor geçtim. Çeşit çeşit insan gördüm.Bir sürü olaya şahit oldum. Ama en dikkatimi çeken olay iki hamile kadının aynı anda doğuma girmesi oldu. Eşleride onlarla beraber girdi içeriye. Merakımdan çıkmalarını bekledim bende. Zaman su misali aktı gitti. Merakım, zamanla yarışıp daha da arttı. Sonunda bir bebek sesi geldi içeriden. Canı çıkasıya kadar ağladı bi' bebek. Aynı anda bir feryat doldurdu tüm hastaneyi. İçeri giren iki kadından biri çığlık çığlığa ağladı. "Bebeğim!, almayın onu benden." defalarca tekrarladı bu cümleyi. Acı tüm hastaneyi ele geçiridi. Az önce su gibi akan zaman şu an dondu kaldı. İçli içli ağladı kadın. Allah'a binlerce kez yalvardı.

GÖRKLÜ'M Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin