Tavşancık

101 14 5
                                    

Herkese meraba.Bölüm birazcık gecikti kusura bakmayın.Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım.Umarım beğenirsiniz.İyi okumalar.

Multimedia=Yağmur :)

*****

"Olmaz.Olamaz.Yapamam.Ukala,uyuz şey.Böyle ceza mı olur?Kendini ne sanıyor bu çocuk.Kolaysa kendisi yapsın.Tabi aklı sıra rezil edecek beni.Banane ya.Yapmazsam öldürecek değil ya.Hem yapmak zorunda falan değilim.Özürümü diledim sonuçta.Daha ne istiyosa.Gıcık.Ay bide söylerken ki ses tonu yok mu?Ben onun var ya..."
Kapıda bana kaşlarını çatmış annemi görmemle sustum.Yarım saattir kendi kendime söyleniyordum.Sesimi duydu sanırım.O kadar yüksek sesle mi konuştum ben ya?Şirince gülümseyerek anneme baktım.

"Buyur anneciğim.Bir şey mi oldu?"

"İki saattir kime söyleniyosun sen?"

Şirince gülümsememi sürdürerek cevapladım.

"Hiç.Burcu'ya söyleniyodum.Önemli bir şey değil her zamanki Burcu işte."

Annem anlamadığım bir kaç şey mırıldandıktan sonra gitti.Bense sinirle yatağa oturdum.Bana bu yapılır mı ya?Hayatta ben o şeyi giyip de insanlara o şeyi söylemem.Resmen vicdansızlık bu.Neymiş? Yapmazsam yapacağını biliyormuş.Çok korktum bende.Ne yapabilecekse.öldürse de o tavşan kostümünü giyip de insanlara 'havucunuz var mı acaba?' diyemem ben.Çocuk gibi verdiği cezaya bak.Kesin videoya falan çeker o.Ya nereye gitti o sert çocuk?Hiç beklemediğim cezayı verdi bana.Ben en fazla kafamı pastaya daldırıp boğar sanıyordum.Adam da ki hayal gücüne bak.Sinirle tekrar numarasını tuşladım.Sinirimi ondan çıkarmazsam olmaz.Biraz söylenmiştim ama yarısında kapatmıştı telefonu yüzüme.Şimdi de açmıyor uyuz.Tam telefonu sinirle yere atacaktım ki telefonumu bilerek kırarsam babamın yeni bir telefon almayacağı geldi ve vazgeçerek yatağa attım.Sinirimi bile çıkaramıyorum doğru düzgün ya.

****

Burcu benim kötü bakışlarımla dudaklarını birbirine bastırarak gülmeme savaşları verdi.Fakat buda başarısızlıkla sonuçlanınca karnını tutarak gülmeye devam etti.Ya nereden söylediysem.Evden çıktığımızdan beri gülüyor.Hain arkadaş.

"Burcu gülmesene.Senin burada beni destekleyip yapma boşver falan demen gerekiyordu.Karnın ağıyana kadar gülmen değil."

Burcu susmak için bir kaç savaş daha verirken sinirle ayağımı yere vurup hızlandım.Sonra dershanede Bulut ile karşılaşacağımız gelince ne kadar geç o kadar iyi mantığıyla anında yavaşladım.Burcu hala gülmeme savaşları verirken kötü bakışlarım bu sefer dershanenin önünde bana sırıtan Bulut'a döndü.Hemen gerisin geri döndüm ve hızla yürümeye başladım.Burcu da sonunda gülmeyi keserek yanıma gelip 'noluyor' falan diye bir kaç şey sordu.Ama benim tek amacım dershaneye gitmemek ve Bulut'un dediği şeyi yapmamaktı. Bileğimi saran eller durmama neden olurken elin sahibine baktım. Bulut.Sessizce yutkunarak bakmayı sürdürdüm.Kalp atışlarım normal hızını çoktan geçmişti.Bulut sırıtmaya devam ederken konuştu.

"Hazır mısın kızıl?Kostümü aldım."

Konuyu geçiştirmek için aklıma gelen şey ile kaşlarımı çattım.

"Bana neden kızıl diyorsun.Bak benim saçlarım kumral."

Bileğimi kurtararak saçımdan bir tutam alıp gözünü önünde salladım.Sırıtması daha da genişledi.

"Konuyu unutturmak için saç konusunu açman akıllıca.Ama ben unutmam.Soruna gelince..."

O da saçımdan bir tutam alırken yavaşça ekledi.

"...saçlarının arasında kızıllıklar var.Sen farketmemiş olabilirsin çünkü çok az..."

Gözlerimi gözlerime dikmiş tuhaf bir ifadeyle bakıyordu.Kalbim hızlanmaya başlarken aniden elini çekip ciddileşti.Tekrar bileğimi tutarak çekiştirdi.

GEÇMİŞİN TOZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin