27- Kabul Etmeyecekler...

7 1 0
                                    

Annem son bir kez bana baktı, papyonumu düzeltirken aynadan küçük bir bakış attım yüzüne, "Hayırdır anne?" dedim, "Damatlığı mı yakıştıramadın?"

"Yok, aslanlar gibi oldun da, gelin sana yakışmadı..."

Nişan süresi boyunca bir türlü susmadı, o talihsiz olaylara rağmen ondan vazgeçmeyişim herkese ayrı battı.

Bir tek Ferhat ve Melek destek çıkmıştı bana... Onlar birkaç ay sonra İstanbul'a taşınacak, Ferhat şirketin bir departmanını orada yeniden kuracaktı.

Bu aralar yoğundu onların evi, bir tek Melek katılacaktı nikaha. Türkan çok sade bir nikah istemişti, annem de hiç düğün için ısrar etmemişti.

Zaten ona göre kim tecavüze uğradığını bile bile bir kadını oğluna gelin alırdı ki? Düğüne de gerek duymamıştı.

Arkamı dönüp ona baktım, "İstemeseydin kızı, tutup da gelinin yapmaya uğraşmasaydın." dedim.

"Başından büyük işlere kalkışıp kızı kaçırma diye istedim, iki aya nişanı atarsınız zannetim, miden nasıl kaldıracak!" dedi.

Yatağın kenarına oturdum, "Bunun mideyle bir alakası yok, kaç ay geçti, herkes her şeyi unuttu!" dedim, "Sen ne diye ıslatıp ıslatıp önümüze koyuyorsun anlamıyorum ki!"

Annem bana cevap vermedi, "Melek'in düğününde yanına gelen kızı hatırlıyor musun?" dedi, başımı salladım, "Evet, saçma salak konuşmuştu."

"O kızı isteyecektim sana ama senin Türkan aşkın bir bitemedi!" dedi.

"Daha fazla uzatma, gerekirse muhatap olmazsın." dedim. Ayağa kalktım, "Haydi kalk, daha gelin almaya gideceğiz..."

"Gelmiyorum ben!" dedi, ona bakmadan kapıdan çıktım, "İyi ben de Türkan'a sana olan sevgisinden bayıldı, derim." dedim.

Annem ayağa kalktı, "Ama pişman olacaksın evlendiğine yarın bir gün hiç hoşuna gitmeyecek yüreğin onu istemeyecek."dedi, kapıdan çıkıp aşağı doğru yürümeye başladı, "İstemezse ağlarım dizlerinde anneciğim."dedim arkasından, " Nasıl olsa öyle bir şey olmayacak."

Abim bana baktı, "Ne oluyor oğlum?"
Göz devirdim, "Aynı mevzu..." dedim, "Değişen hiçbir şey yok! Nuh diyor peygamber demiyor!"

Elini sırtıma attı, "Takma..." dedi, "Mutlu olacak da, mutsuz olacak da sensin."

"Annem çoktan mutsuz etmeye başladı bile." dedim.  Ellerini iki yana açtı, "Ben buna yorum yapamam..." dedi. "O annemle senin aranda."

"Türkan'la evlenmen benim de işime gelmiyor, yakıştıramadım diyemiyorsunda; o annemle senin aranda, diye geçiştiriyorsun beni." dedim.

"Aziz, abim." dedi adımlarını durdurup, elini sırtımdan çekip karşıma geçti, "İyi hoş güzel, başında bekledin, iyileşsin diye her şeyi yaptın ama evlenmek biraz alakasız be oğlum."

Gözlerine baktım, "Benim akılsız abim, ben o kızın başında hayır işi olsun diye mi bekledim?" dedim. O cevap vermeden, "Evlenmek, hayatıma almak için bekledim onun başında." diye konuştum.

Elini koluma koydu, "Başına iş alacaksın, her şeyi geç şu halkı karşına almış olacaksın." dedi. "Yapma..."

"Siz çekilirsiniz bir kenara, köşede oturur hepsinin ağzına verdiğim payları izlersiniz." dedim. Kaşlarımı kaldırdım, "Ben gelini  aldıktan sonra onlara da izlemek düşer zaten, yürü benim ashabımı bozma!"

Önünden geçerken, "Halkı karşıma alacakmışmışım!" diye söylendim, "Halk önce kendine baksın..."

Geriye dönüp abimin yüzüne baktım, "O kızın bir suçu yok, suçlunun da cezasını kestiler..." dedim, yaptığımızı açığa vermemek için.  "Hata yapıyorsun Aziz, başın çok ağrıyacak..."

Omuz silktim, "Ağrıyan baş benim, tasası seni yormasın."

Başını iki yana salladı, "İyi madem, ben bu saatten sonra ağzımı açmam; gelip de ağlama bana."

"Sana ağlamam zaten, sana karın ağlasın, benimle ilgilenmiyorsun desin." dedim. Kaşlarını çattı, "Bizimle ilgilenen kim oğlum, karıya hastane aldık, içine müdür yaptık daha yüzümüze bakan yok be?" dedi. Gülümsedim, yanıma doğru yürüdü, "Sen çok tuhaf bir herifsin." dedi. Beni kolunun altına aldı, "Vedat Ağa'nın oğluyum ben!" dedim gülerek.

"O değil de!" dedi, "Pederi de gömdük..."

"Doğru, gömdük..." dedim. Aşağı kata beraber indik annem avluda duruyor, bir şeyler okuyordu; bir gazete tutuyordu elinde, sanırım onu okuyordu.

"O ne?" dedim elindeki gazete bakarken, annem bana baktı, "Rezilliğimizin haberi yapılmış!" dedi, "Çok iyi bir iş yapmışız gibi yazmışlar bir de."

Gazeteyi elinden alıp bir iki paragrafını okudum, "Ne güzel işte..." dedim, "Kim yazmış bunu?"

Sayfanın hemen altında, manşetin yazarının adı yazıyordu. İsmi görünce biraz gülümsedim, "Demek ki korkusu varmış..." dedim.

"Kim yazmış da oğlum?" dedi abim.

"Hatun Bozgun!" dedim alaycı bir tavırla, "Bu kadın altı ay önce Türkan'ı karalamaya çalışmıyor muydu?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Hatun Bozgun!" dedim alaycı bir tavırla, "Bu kadın altı ay önce Türkan'ı karalamaya çalışmıyor muydu?"

Abim gazeteyi elimden çekti, "Akrabasını satmış olamaz, bence bunun altında bir çıkar işi var Aziz, fazla iltimas göstermeyin." dedi.

"Biz adam kayırmayız da, şu Hatun'u bir sorup soruştursak, anlatsın bir derdini." dedi.

"Boş işler bunlar ayrıca sana hafif kalıyor, ben hallederim şu Hatun mevzusunu sen bugün keyfine bak." dedi. Annem ona ters bir bakış atmıştı, "Ne keyfi Cihan!"

"Rezillikten keyif mi alınır?" dedi. Abim gülerek ona baktı, "Bu zamana kadar başkalarının rezilliğinden keyif alan sendin. Biraz da senin rezilliğinden leyif alsınlar." dedi.

"Ben rezil olmam, olsam da keyif aldırmam kimseye." dedi annem, "Çok da umurumdaydı anne ya!" diye çıkıştım, "İnan kimse senin rezilliğine bir laf etmeyecek. Aksine seni tebrik edecekler o kızı hır görmediğinin uğruna."

"Oğlum sen başına gelecekleri bilmiyor musun, yarın bir gün bu kızla evlendin diye vururlar da seni."

"Vursunlar anne, en kötü sen de kurtulursun ben de..." dedim. "Geç kalmayalım."

Konağın kapısına doğru yürüdüğümde, "O kapıdan çıkıp da, o kızı buraya gelin getirirsen sana sütümü helal etmem!" dedi.

Arkamı döndüm, "Etme!" dedim, "Etme bana bir zararı yok, sanki çok mübarek insanmışım gibi konuşup da bir süt helalliği uğruna cehenneme gitmemden korkman da bir acayip. "

"Çıkın haydi!" dedim, "Daha gelin çıkaracağız, hem size bir sürprizim var."

"Neymiş o sürpriz?" dedi abim, dudak büktüm, "Annemin hoşuna gitmeyecek orası kesin ama bu sürprizin içinde sen de varsın." dedim.

"Ze-" dedi, elimi kaldırıp sustum, o anlamıştı. Gerçi hep oynardık onunla, çok da severdik...

---
Gazeteden de anlarsınız herhalde üç ay geçtiğini, anlamazsanız diye de buraya not bırakmak istedim.
Aziz'in evlilik teklifinin üzerinden üç ay geçti temam mııı??

Kader BozgunuWhere stories live. Discover now