Bu bölüm normalden biraz uzun arkadaşlar
İyi okumalar dilerum💖
"Hey, Chan hyung! Sence bunu da almalı mıyız?" Elime aldığım sosu göstererek konuştum.
"Sanırım...evet." diyerek telefondan listeye baktı.
İlk defa alışveriş yapıyordum ve bence çok eğlenceliydi.
"Tamam o zaman." Sosu sepete koydum.
"Biz biftekleri aldık mı Jisung?"
"Bilmem, hatırlamıyorum ama yinede bakayım." diyerek alışveriş sepetini karıştırmaya başladım.
"Hayır, et almamışız."
"Onları ilk başta almamız gerekiyordu, kaç paket alalım?" dedi Chan hyung.
"Hm...dokuz kişi olacağız ven dahil senide sayarsak on kişi oluyoruz. Sence kaç olmalı?"
"Peki sanırsam sekiz paket yeterli olur da, on tane alalım yine de."
"Tamam."
"Meyve de alalım."
"Sen gidip seç o zaman, başka ihtiyaç yoksa alışverişi tamamlayalım."
"Anlaştık."
.
.
.İkimiz de elleri dolu poşetlerle arabaya doğru yürüdük. Havanın mükemmel olduğu bir cumartesi günü ve yoğun istek sonucu düzenlenen küçük bir eğlence. Benim evde toplanmayı seçmiştik.
"Jisung, onları da bu diğer poşetlerin yanına koyalım."
"Tamam." diyerek elimdeki poşetleri bagaja yerleştirdim.
"Evet hadi gidelim."
Kendimi gerçekten mutlu hissediyordum, enerjiktim. Tabii aynı zamanda da biraz tedirgin. Arkadaşlarımla güzel vakit geçirmek istiyordum.
"Jis. Neşeli görünüyorsun." Arabayı sürerken konuşan Chan'a yönelttim bakışlarımı.
"Evet! Hemde çok."
"Sanırsam arkadaşlarınla ilk defa evde buluşacaksın."
"Öyle, o sebeple biraz da tuhaf hissediyorum." derken Chan hyung güldü.
"Sıkıntı yok Jis, rahat olmaya çalış. Hem bende olacağım. Yani eğer kendini kötü hissedersen bana söylemen yeterli."
"Sağol hyung." diyerek gülümsedim.
Eve varınca Chan'ın arabayı park etmesiyle indim. Bagaja yönelip açtım, poşetlerden ikisini alıp eve doğru yürüdüm.
Çantamdan çıkardığım anahtarla kapıyı açtım ardından yere bıraktığım poşetleri alarak mutfağa geçtim. Elimdekinleri tezgaha bırakırken içeri giren Chan hyunga baktım.
"Saat kaç Jisung bir bakar mısın?" Demesiyle elimi Pantalonumun cebine attım."Yediyi on geçiyor."
"Seninkiler sekiz gibi gelecekse yetişir, aceleye gerek yok bence."Poşetleri tezgaha bıraktı ardından.
"Şuan için demiyorum ama nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Senin hiç, herhangi bir şey için acele ettigini görmedim."
"Acele işe şeytan karışır derler Jis bilmem duydun mu? Hem, benimde acele ettiğim oluyor arada. Sen rastlamamışsındır buna."
"Doğru ve de, bu sözü hiç duymadım." diyerek ellerimi yıkadım ardından tezgahın uzeridne olan poşetleri boşaltarak işe koyuldum.
"Bahçede masa vardı, beyaz. Sen istersen oraya kurabilirsin sofrayı eğer istersen. Mangal da vardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olasılıksız / Minsung
FanfictionNeredeyse her gün babası tarafından dövülen 11. sınıf öğrencisi olan Han Jisung.Ülkenin en zengin şirketler sıralamasında ilk onda olan şirket sahibi babası, oğlunu başından atmak için Seul'a gönderir. Orada başka okula kayıt olan Jisung'a, yeni...