loser

43 8 2
                                        

İnsanın kendinden çok sevdiği biri olunca, kendine verdiği önem ve değer de azalıyor.

Günlerdir hissettiğim şey tam olarak ne bilmiyorum ama kötü olduğum kesindi. Ara sıra böyle duyguların içine kapılıyor ve kendimi her şeyden izole ediyordum ancak sıkılmıştım artık.

Zayn'i düşünmek ve asla sahip olamayacağımız geleceği tasarlamak bütün enerjimi sömürüyordu. Üstelik gerçekten berbat hissetmeye başlamış ve hiçbir şeye odaklanamaz olmuştum. Tek düşündüğüm Zayn'di.

Bir insanın bir insandan başka düşündüğü hiçbir şey olmaması mümkün mü?

Evet, mümkündü.

Günlerdir yaptığım tek şey yatmak, ağlamak ve düşünmekti. Arkadaşlarımı umursamıyor ve nasıl olduğumu sordukları mesajlara karşılık sadece hasta olduğumu söylüyordum. Böyle olmak beni kendimden daha da uzaklaştırıyor ve nefreti çoğaltıyordu.

Ancak elimden ne gelirdi ki? Ben gerçekten dibe batmıştım artık ve çıkmak çok zordu. İmkansız ve asla kimseye bahsedemeyeceğim bir lanetin içine düşmüştüm. İçimdeki istek ve günden güne çürüyen kalbim bana ağırlık yapıyordu artık. Dayanılmaz derecede hemde.

Zayn'i istemek, Zayn'i düşünmek, Zayn'i arzulamak... Hepsi üstümde bir çığ gibi eziyordu beni ve çığlık bile atamıyordum. Bütün acılarımı içime gömmüş, beni günden güne öldürmesine izin veriyordum. Bunu yapmak kendi değerimi de düşürüyordu fazlasıyla ve bildiğim halde umursayamıyordum bile.

Ondan vazgeçmem gerektiğini kendime tembihlesem ve ne kadar buna karar verdiğimi düşünsem de olmuyordu işte. Yapamıyordum.

Koca dünya üzerinde içimdeki acıyla herkese iyiymiş rolü yapmak ve normal davranmaya çalışmak cehennemden farksızdı. Kendimi yolmak, derimi süzmek ve avazım çıktığı kadar bağırıp gerçekleri haykırdıktan sonra ölmek istiyordum.

Huzurlu bir şekilde sonsuza kadar uyursam ne Zayn'i ne de başka bir şeyi düşünebilirdim sonuçta. En güzel çözüm yolu bu olurdu.

Ancak içimde bir yerlerde, çok derinlerde öyle bir his vardı ki... Her şeyin güzel olacağını, ona kavuşacağımı ve ne olursa olsun yaşamam gerektiğini fısıldayan his. Bunun imkansız olduğunu bilsem de o içimdeki fısıltıya inanmak istiyordum bir yandan. Tek tutunduğum noktaydı belki de.

Çoğu insana ezikçe gelebilirdi içinde bulunduğum durum. Sırf bir kişi için -özellikle en yakın arkadaşın o kişinin sevgilisi olduğu halde- kendini bu kadar harap etmek ve tüm hayatını o insana adamak, saçma gelebilirdi. Mantıklı olan hiçbir yanı yoktu zaten bunu da biliyordum ancak kendime hakim olamıyordum.

Kendi hayatıma odaklanmam ve toparlamam gerektiğini yüzlerce kez içimde tekrarlasam da nafile, bir işe yaradığı yoktu. Bir gün iyi hissetsem, diğer tüm günler yine bok gibi hissediyordum kendimi.

Bütün gerçekleri herkese açıkla, sonra siktir ol git başka bir şehre ve her şeyden kaç diyordu içimdeki ses bazen. Tabii ben de bunu yapabilecek ne cesaret ne de yürek vardı. Korkağın tekiydim yıllardır.

Zilin sesini duyduğumda ıslak olduğunu yeni fark ettiğim gözlerimi sildim hızlıca ve doğruldum yattığım yerden. Kim gelmiş olabilirdi? Kimseyi görmek istemiyorum.

İstemeden de olsa kapıya doğru ilerleyip kim olduğuna bakmadan direkt açtım. Karşımda Harry'i görmek biraz şaşırtmıştı.

addicted • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin